Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) Genel Başkanı Fatih Karahan, “Türk lirasında reel değerlenme ve enflasyon beklentilerindeki düzelme ile aylık enflasyonun ana eğilimini düşürmeye devam edecek. Para politikasındaki temkinli duruşun sürdürülmesiyle enflasyonun yılın kalanında da istikrarlı olarak gerileyeceğini öngörüyoruz" dedi.

TCMB Başkanı Fatih Karahan, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Plan ve Bütçe Komisyonu’nda küresel ekonomi, enflasyon, para politikası stratejileri ve aldıkları kararların finansal piyasalara etkileri, Türkiye’de enflasyona dair tespitleri ve enflasyonu kısa vadede yükselten unsurlar hakkında bir sunum yaptı. Dezenflasyon sürecinin öngörülen şekilde başladığını belirten Karahan, makroekonomik göstergelerin süreçle uyumlu şekilde ilerlediğini söyledi. Karahan, küresel manşet ve çekirdek enflasyondaki düşüşün devam ettiğini hatırlatarak, işgücü piyasalarının normalleşmeyi, hizmet enflasyonundaki katılıkların da zayıflamayı sürdürdüğünü belirtti. Karahan, “Enflasyon görünümüne bağlı olarak birçok gelişmiş ülke merkez bankası da faiz indirim süreçlerine başladı. Başta ABD olmak üzere gelişmiş ülkelerin genelinde daha hızlı bir faiz indirimi fiyatlanıyor. Bu durum gelişmekte olan ülkelerde de indirimlerin hızlanacağı beklentisini güçlendirdi. Ilımlı büyüme ve enflasyon görünümü, merkez bankalarının önümüzdeki dönemde de parasal sıkılığı azaltabileceklerine işaret ediyor. Ancak, merkez bankalarının kalıcı dezenflasyon tesis edilinceye kadar gerekli parasal sıkılığı koruyacakları ve indirim süreçlerini temkinli götürecekleri yönündeki iletişimleri devam ediyor” şeklinde konuştu.

Karahan, üçüncü çeyreğe ilişkin mevcut verilerin yurt içi talepte dengelenme sürecinin devam ettiğini gösterdiğini belirterek, temmuz ayındaki perakende satış hacim endeksinin aylık ve çeyreklik bazda arttığını fakat endeksin yıllık büyümesinin yavaşladığını sözlerine ekledi.

“Sıkı para politikamız sonucunda iç talepteki dengelenme devam edecektir”

Yakın döneme ilişkin göstergelerin yurt içi talebin yavaşlamaya devam edeceğini ve enflasyonist etkinin azaldığını teyit ettiğini söyleyen Karahan, “Farklı yöntemlerle hesapladığımız göstergeler, ikinci çeyrekte çıktı açığının gerilediğini gösteriyor. Bu gerilemenin üçüncü çeyrekte de devam ettiğini tahmin ediyoruz. Bu noktada vurgulamak isterim ki sıkı para politikamız sonucunda iç talepteki dengelenme devam edecektir. Yılın geri kalanında negatif düzeylere düşecek olan çıktı açığı, dezenflasyon sürecinin önemli bir bileşeni olacaktır” ifadelerini kullandı.

Enflasyon verilerine ilişkin de açıklamada bulunan Karahan, enflasyonun mayıs ayında yüzde 75,5 ile tepe noktasına ulaştığını, takip eden üç aylık dönemde ise düşüş sergileyerek eylül ayı itibarıyla yüzde 49,4 olarak gerçekleştiğini kaydetti.

“Taşınma ve sözleşme yenileme oranlarında gerçekleşecek düşüş, kira enflasyonunun zayıflayacağını ima ediyor”

Hizmet enflasyonunun yavaşlamaya devam ettiğini fakat bu gruptaki fiyat artışlarının diğer bir çekirdek grup olan temel mallara kıyasla güçlü seyrettiğini ve manşet enflasyonunu yukarıya çektiğini aktaran Karahan, “Hizmet sektöründe daha yaygın olan zamana bağlı ve geriye dönük fiyatlama davranışları, hizmet enflasyonundaki zayıflamanın gecikmeli ve daha yavaş gerçekleşmesine neden oluyor” şeklinde konuştu.

Hizmet sektörü enflasyonunda ataleti besleyen en önemli grubun kira olduğunu söyleyen Karahan, şu ifadelere yer verdi:

“Yıllık kira enflasyonu eylül ayı itibarıyla yüzde 117 ile yıllık hizmet enflasyonunun yaklaşık 45 puan üzerinde seyretmektedir. Buna karşın sağdaki panelden de takip edebileceğiniz üzere, öncü göstergeler bir süredir aşağı yönlü bir harekete işaret ediyor. Gerek çevrimiçi kaynaklardan izlediğimiz ilan fiyatları, gerekse konut kredisi değerleme raporlarına dayanan göstergelerimiz azalış eğilimlerini sürdürmekte. Perakende Ödeme Sistemi verilerinden elde edilen yeni ve yenilenen sözleşmelerdeki kira artış oranları gerek konut piyasasında süregelen normalleşme, gerekse de manşet enflasyondaki düşüşü takiben TÜFE’deki mevcut kira enflasyonunun altında değer almakta. Yılın son çeyreğinde taşınma ve sözleşme yenileme oranlarında gerçekleşecek düşüşü de dikkate aldığımızda, bu durum önümüzdeki aylarda kira enflasyonunun zayıflayacağını ima ediyor.”

“Eylül ayı verileri tüm birimlerin enflasyon beklentilerinin aşağı yönlü güncellendiğine işaret ediyor”

Haziran ayında çeşitli anketlerden derlenen firma ve hanehalkı enflasyon beklentilerini de kamuoyu ile paylaşmaya başladıklarını kaydeden Karahan, “Enflasyon beklentilerini incelediğimizde, firmaların ve özellikle tüketicilerin beklentilerinin piyasa katılımcılarına göre yüksek seyri göze çarpıyor. Bu durum enflasyonun düşük olduğu dönemlerde dahi gözleniyor. Tüketiciler beklentilerini şekillendirirken temel ihtiyaç maddelerine daha büyük önem atfediyorlar. Örneğin, temmuz ve ağustos aylarında yönetilen ve yönlendirilen enerji kalemlerinde yapılan tarife güncellemelerini takiben tüketici beklentilerinin söz konusu aylarda diğer ekonomik birimlerden farklılaşan bir dinamik sergilediğini gözledik. Manşet enflasyondaki düşüşün devamıyla birlikte, tüm sektörlerin beklentilerinin gerileyeceğini öngörüyoruz. Nitekim eylül ayı verileri tüm birimlerin enflasyon beklentilerinin aşağı yönlü güncellendiğine işaret ediyor” değerlendirmesinde bulundu.

“KKM bakiyesinin azalması Türk lirası mevduat payını artırarak, parasal aktarım mekanizmasını güçlendiriyor”

Karahan, sıkı parasal duruşun ve kur korumalı mevduat (KKM) bakiyesinin azaltılmasına yönelik uygulamaların etkisiyle Türk lirası varlıklara olan ilginin arttığını belirterek, “Mevduat gelişmeleri, Türk lirasına güvenin yeniden inşa edilmekte olduğunu teyit ediyor. Türk lirası mevduatın payı yükselerek yüzde 50’yi de aştı ve son verilere göre yüzde 54 seviyesine ulaştı. Kur korumalı mevduatın payı yüzde 8’li seviyelere geriledi. KKM hesaplarının toplamı 2023 ağustos ayında 140 milyar doların üzerine yükselmişti. Şu anda bakiye 45 milyar doların altına gerilemiş durumda. KKM bakiyesinin azalması Türk lirası mevduat payını artırarak, parasal aktarım mekanizmasını güçlendiriyor ve Merkez Bankası bilançosu üzerindeki riskleri azaltıyor. TL mevduat payındaki kademeli ve istikrarlı artışın dezenflasyon patikamızın önemli bir unsuru olmaya devam edeceğini öngörüyoruz” dedi.

“27 Eylül itibarıyla brüt rezerv düzeyimiz 157 milyar doların üzerine çıktı”

Son dönemde yurt içi ve yurt dışı yerleşiklerin Türk lirasına olan güveninin arttığını ve bu durumun rezervlere olumlu yansıdığını söyleyen Karahan, “31 Temmuz itibarıyla TCMB taraflı swap bakiyesini sıfıra indirdik. Sonrasında sterilizasyon amaçlı olarak ters yönde swap işlemlerine başladık. 22 Mart ile 27 Eylül tarihleri arasında brüt rezervler 33,5 milyar dolar artış gösterirken, swap hariç net döviz pozisyonumuz 97,4 milyar dolar iyileşti. 27 Eylül itibarıyla brüt rezerv düzeyimiz 157 milyar doların üzerine çıktı. Swap hariç net rezervlerimiz, yurt içinde yaptığımız TL karşılığı döviz swapları da dahil ettiğimizde 32,9 milyar dolara yükseldi" diye konuştu.

“Para politikasındaki temkinli duruşun sürdürülmesiyle, enflasyonun istikrarlı olarak gerileyeceğini öngörüyoruz”

Yıllık enflasyonun mayıs ayında zirveye ulaşmasıyla politika iletişiminde dezenflasyon dönemine girildiğini dile getiren Karahan, “Para politikasındaki kararlı duruşumuz, yurt içi talepte dengelenme, Türk lirasında reel değerlenme ve enflasyon beklentilerindeki düzelme ile aylık enflasyonun ana eğilimini düşürmeye devam edecek. Para politikasındaki temkinli duruşun sürdürülmesiyle, enflasyonun yılın kalanında da istikrarlı olarak gerileyeceğini öngörüyoruz. Ayrıca finansal koşullardaki sıkılaşmayla beraber talep koşullarında görülen dengelenmenin önümüzdeki dönemde daha da belirginleşeceğini tahmin ediyoruz. Sıkı parasal duruşun sürdürülmesi ve hizmet enflasyonundaki katılığın zayıflamasıyla, enflasyonun ana eğiliminde gerileme 2025 yılında da devam edecek. Para ve maliye politikalarının eşgüdümü de bu sürece katkı sağlayacak. Para politikasındaki sıkı duruşumuzu fiyat istikrarı sağlanana kadar kararlılıkla sürdüreceğiz” değerlendirmesinde bulundu.

Kaynak: iha