Cumhuriyet döneminde bucak statüsünde olan ilçede 1923 yılında belediye kurulur. 1 Aralık 1954 tarihinde Sakarya’nın İl olmasına ardından, 1 Eylül 1957 gün ve 7133 sayılı Kanunla ilçe statüsünde kavuşur.

1890 yılı başlarında Sapanca merkezde bin kadar göçmen yaşamaktadır. Cuinet göre 1890 başlarında, Sapanca Nahiyesi nüfusunun 13.000’i Müslüman olmak üzere toplam 15.000 olduğunu yazmaktadır.

Ali AKTAŞ-Sosyolog

Sapanca, Sakarya iline bağlı bir ilçedir ve Marmara Bölgesinin kuzeydoğusunda yer alır. İlçenin kuzeyinde Sapanca gölü ile Serdivan ilçesi, doğusunda Arifiye ilçesi, güneyinde Geyve ilçesi, güneydoğusunda Pamukova ilçesi, batısında Kartepe ilçesi vardır. İlçenin denizden yüksekliği 36 metre ve yüzölçümü 140 km²dir. Sapanca Gölü’nün 39 kilometre kıyı uzunluğu mevcuttur. İlçedeki kıyı uzunluğu 16 kilometredir. İlçe Adapazarı’na 17 kilometre mesafededir. TEM Otoyolu İlçe içerisinden ve D-100 Karayolu da ilçenin kuzeyinden geçmektedir. Ayrıca İlçeden İstanbul-Ankara demiryolu hattı geçmektedir. Sakarya'nın alan olarak yüzölçümü en küçük, nüfus yoğunluğu en fazla olan ilçesidir.

İklimi Akdeniz iklimi ile Karadeniz iklimi arasında geçiş özelliği gösterir. Kışları bol yağışlı yağışlar genellikle yağmur biçimindedir. Yağışın en çok düştüğü mevsim kış, en az olduğu mevsim yazdır. Yazları sıcak ve kuraktır, bağıl nem yüksektir. En sıcak ay 22,8 °C ile Temmuz, en soğuk ay 5,5 °C ile Ocak ayıdır. Yıllık ortalama sıcaklık 14,3 °C'dir. Ayrıca anlık ölçülen en düşük sıcaklık -11,2 °C (01.03.2000) en yüksek sıcaklık ise 40,2 °C'dir (08.18.2007). İlde esme sayısı yönünden egemen rüzgâr yönü kuzeybatıdır. Kuzeybatı (karayel) rüzgârları Sapanca Gölü üzerinde Sakarya Ovası’nın içlerine sokularak iklimi azda olsa serinletir. En çok esen rüzgârlar kuzeydoğudan poyraz, kuzeybatıdan da karayeldir.

İlçe toprakları yer şekilleri bakımından iki bölüme ayrılır. Birinci bölümü, Bolu'nun güneyinden uzanan Köroğlu Dağları'nın bölgedeki uzantısı olan Samanlı Dağları'nın kuzey yamaçları ve bu yamaçlarda oluşan vadileri içine alır. Bu bölüm oldukça engebelidir. İkinci bölümünü ise, Samanlı Dağları'nın kuzey eteklerinde Sapanca ilçe merkezinin de yer aldığı dağ eteği ovasıdır. Bu ova dağların kuzey yamaçlarından inen derelerin taşıdığı alüvyonlarla oluşur. Coğrafi olarak güneyde Samanlı Dağları ile Sapanca Gölü arasında bulunur. İldeki tek sırada Köroğlu Dağlarının batı uzantısı olan Saman Dağlarıdır. Hendek, Akyazı ve Sapanca’nın güneyini bütünüyle kaplayan dağlar, kuzeyde Adapazarı, Güneyde Pamukova’ya doğru alçalır. Bu dağlardan inen derelerin en önemlileri İstanbul Deresi, Kurtköy Deresi ve Mahmudiye Deresidir. Ayrıca ilçenin en önemli deresi olan Akçay Deresi de Sakarya Nehri ile birleşir. Kuzey Anadolu Fay Hattı Sapanca Gölü'nden geçer. Bu nedenle ilçe, birinci derece deprem bölgesidir. Ancak fay hattının gölden geçmesi ilçe merkezinin ve diğer yerleşim alanlarının depremden daha az etkilenmesini sağlar. İlçe 17 Ağustos 1999 depremini bu sebeple az hasarla atlatır.

Sapanca, Sakarya bölgesinin en eski yerleşim merkezlerinden biridir. Tarihi M.Ö. XV. yüzyıllara kadar uzar. Aynı adı taşıyan gölle bütünleşen Sapanca yöresi, Kuzey Anadolu Fay Sistemi’nin belirlediği tektonik bir çukurluğu doldurur ve 4. zamanda da İzmit körfezinin bir uzantısı durumundadır. Bilinen en eski kayıtlara göre M.Ö.1200 yıllarında Frigyalıların bölgeye gelmesiyle, bir yerleşim merkezi olarak adı Sapanca gerçek anlamda M.Ö.378’de Bithynia Krallığı tarafından kurulur. Bithynler devrinde Komakessanon daha sonra bölgede egemenlik kuran (M.Ö.395) Doğu Roma İmparatorluğu (Bizans İmparatorluğu) döneminde Baane Gölü (Sapanca Gölü), Sophon Dağı (Sapanca Dağı), Sofhan ve Sofhange adıyla anılan Sapanca ve Sapanca Gölü’dür. M.S.1075 yılında Anadolu Selçukluların bölgeye gelmesinden sonra da “Ayan” ve “Ayan Köy” adıyla anılır.

Bizans imparatoru, bir yandan Selçukluların, her şeyi talan ederek Bithynia’da yürüttükleri akınlarla bir yandan da Batı’da (Rumeli’de) var olan sorunlarla karşı karşıyaydı. İlk olarak Selçukluların akınlarına son vermek ve özellikle İzmit’i korumak için; Baane Gölü (Sapanca Gölü) ile kanaldaki suların birleşme yeri olan tam ortaya, ne yapılırsa yapılsın, etkilenmez sağlamlıkta [gerek önündeki kanalda bulunan su, gerek surların kalınlığı nedeni ile zabt edilmesi kesinlikle imkânsız] çok güçlü bir Sidera (Demir) adında bir kale yaptırır. (1096) Sidera Kalesi yalnızca Nikomedia/İzmit’in değil, doğunun da korunmasına yöneliktir. Bir yıl sonra, Haçlılar bölgede görünürler ve hızla Kocaeli yarımadasından güneye inerek İznik’i kuşatırlar. 6 Mayıs 1097’de başlayan kuşatma, Selçukluların ve I.Kılıç Arslan’ın aleyhine sonuçlanır. Bizanslılar, bir süre sonra, Nikeia’yı hâkimiyetleri altına alırlar. Böylece Bizanslılar, eskiden olduğu gibi bütünü ile yöreyi kendilerine bağlarlar.

Bir süre Türk-Bizans sınırı olan Sakarya Irmağı boyunca Bizanslılar hudut kaleleri yaptırırlar. Bunlardan biri de Sapanca “Kurtköy Kalesi”dir. Orhan Bey 1320’lerde Akça Koca da Akova’daki etkinliklerini artırır. Akça Koca, daha sonra Kandıra kasabasını ele geçirir. Konur Alp de Bolu çevresindeki fetihlerini sürdürür. 1323 yılında Osmanlı Devleti’nin sınırı kuzeyde Karadeniz’e kadar ulaşır. Aynı yıl, Sapanca Gölü’nün batı tarafında bulunan 1326 yılında Ayan Köyü, Akça Koca tarafından zapt edilir. Akça Koca 1324’de Sapanca Gölü ile bugünkü Adapazarı yöresini Osmanlı Devleti’ne kazandırır. Osmanlılar fetihlerden sonra adil davranarak yerli halkları kendi taraflarına kazanır; onlar da ya Müslüman olurlar yahut eski dinlerinde kalarak Osmanlılarla işbirliği yaparlar.

Sapanca 1324-1326’da Osmanlılar tarafından Bizanslılardan alınınca da adı “Sabancı Koca”/“Sabanca” olarak tanınır. İlçe Bizanslılardan alındıktan sonra yeniden imar edilir. Sapanca’nın yeniden düzenlenişinde büyük emekleri bulunan Kanuni Sultan Süleyman’ın damadı Sadrazam (Sarı) Rüstempaşa’dır. Kalıcı bir takım eserlerin yapılmasını sağlar ve günümüzde ilçede adıyla anılan Rüstempaşa Camii mevcuttur.

XVI. yüzyıl ortalarında Bolu’dan Üsküdar’a kadar olan geniş coğrafyada büyük huzursuzlukların ortaya çıkar. Şehzade Beyazıt’ın babasına isyanı ile Suhte Ayaklanması uzunca bir zaman bölgeyi kasıp kavurur. Bölgenin geçit noktasını oluşturan Sapanca da bu olaylardan nasibini alır. Hatta Sapanca ve çevresindeki önemli geçit yerlerinin muhafazası için gönderilen eski Hıtvan Beyi Mehmed’e, İstanbul merkezden 27 Temmuz 1559 tarihli bir hüküm gönderilir ve suçluların yakalanarak cezalandırılmaları ister.

Sapanca denince tarihe açılan pencereden bakılınca, kanal projeleri geniş bir yer alır. Sakarya vadisi ile Sapanca çevresinden elde edilen, kereste ve odun gibi orman ürünlerinin ve gıda maddelerinin İstanbul’a daha kolay nakli için, Karadeniz’i Sakarya nehri ve Sapanca Gölü yoluyla İzmit Körfezi’ne bağlama projesinin gerçekleştirilmesi amacıyla, çeşitli zamanlarda tam altı kez teşebbüse geçilir, ancak her seferinde bir gerekçe ile vazgeçilir.

Kurtuluş Savaşı esnasında Sapanca’nın da içinde bulunduğu bu coğrafyada Aznavur Ayaklanması meydana gelir ve bölge kısa bir süre isyancıların eline geçer. 23 Mayıs’ta isyancılar bertaraf edilerek tekrar Kuvay-ı Milliye bölgeye hâkim olur. Ancak İzmit yöresini işgal altında tutan 11.Yunan Tümeni, harekete geçerek Sapanca ve Adapazarı’nı 26 Mart 1921 günü işgal eder. Sakarya Bölge Komutanlığı’na mensup üç baskın kolu, 21 Haziran 1921 sabahı erken saatlerde, Yunanlılara karşı saldırıya geçerek kısa bir çatışma ile önce Adapazarı’nı, 22 Haziran 1921 tarihinde Kemalettin Sami Paşa Komutasındaki Türk Ordusu tarafından da Sapanca’yı düşman işgalinden kurtarır.

1646’da Adapazarı nahiye olduğunda, Sapanca kaza idi. Akyazı ise Sapanca’ya bağlıdır. 1658’de ise, Adapazarı tekrar köy statüsüne döndürülür ve Sapanca ilçesi Akyazı nahiyesine bağlanır. XIX. yüzyılda Sapanca kaza merkezi, Adapazarı’na nakledilir ve resmi belgelerde “Adapazarı ma’a Sapanca Kazası” olarak geçmeye başlar. Cumhuriyet döneminde bucak statüsünde olan ilçede 1923 yılında belediye kurulur. 1 Aralık 1954 tarihinde Sakarya’nın İl olmasına ardından, 1 Eylül 1957 gün ve 7133 sayılı Kanunla ilçe statüsünde kavuşur.

Sapanca son yüzyılda göçmen iskânına maruz kalır. Bu göç sonucunda Sapanca’nın yalnızca bir köyüne Batum’dan gelen 300 hane Gürcü yerleşir. 1890 yılı başlarında Sapanca merkezde bin kadar göçmen yaşamaktadır. Cuinet göre 1890 başlarında, Sapanca Nahiyesi nüfusunun 13.000’i Müslüman olmak üzere toplam 15.000 olduğunu yazmaktadır.

Cuinet’e Göre 1890’lerde Sa­panca Nahiyesindeki Etnik ve Dinsel Dağılımı

Topluluk Adı

Özellikleri

Nüfusu

Müslüman

Yerli

12.000

Muhacir

1.000

Rum Ortodoks

900

Ermeni Gregoryen

1.100

Genel Toplam

15.000

    

Bu gün Sapanca’da “Lazlar” (Mohtiler), “Gürcüler”, “Abhazlar”, “Çerkezler”, “Romanlar”, “Karadenizliler”, “Manavlar”  ve “Kürtler” yaşamaktadır. İlçe halkı gelenek ve göreneklerine bağlıdır. Dini ve Resmi Bayramlar coşku ve kalabalık ile kutlanır. Cenaze ve düğün merasimlerine katılım yüksektir. İlçenin karakteristik yemekleri karalâhana, mısır ekmeği, Çerkez tavuğu, balığın her çeşidi, gözleme ve mantıdır. Enstrümanları tulum, zurna, kemençe ve mızıkadır.

1965-2016 Yılları Arasında Sapanca Nüfusu

Yıl

Toplam

Şehir

Kır

1965

14.388

6.873

7.515

1970

16.762

8.423

8.339

1975

16.888

9.040

7.848

1980

18.969

10.423

8.546

1985

21.206

11.679

9.527

1990

25.167

14.124

11.043

2000

36.496

21.727

14.769

2007

35.551

23.202

12.349

2008

36.916

31.535

5.381

2009

36.856

31.614

5.242

2010

37.652

32.289

5.363

2011

38.089

32.732

5.357

2012

38.291

33.000

5.291

2013

39.061

39.061

-

2014

39.437

39.437

-

2015

39.686

39.686

-

2016

40.045

40.045

-

2000-2007 Yıllarında Sapanca İlçesinde Yaşayan Alt Kültür Grupları

Sapanca İlçesi

2000 Nüfusu

2007 Nüfusu

Yaşayan Alt Kültür Grupları

Sapanca Merkez (Toplam)

21.727

23.202

Laz, Kurmanç/Kürt, Karadenizli, Gürcü, Çerkes, Roman, Manav (31 hane-150-165 kişi)

Camicedit Mh.

857

-

Çayiçi  Mh.

4.202

-

Laz, Karadenizli, Kurmanç/Kürt

Gazipaşa Mh.

4.738

-

Laz, Karadenizli, Roman (Kestanelik Mevkii 2000-2500 kişi)

Göl Mh.

3.347

-

Kurmanç/Kürt, Laz (az sayıda)

Rüstempaşa Mh.

5.243

-

Yenimahalle

1.389

-

Güldibi Mh.

1.990

-

Gürcü, Kurmanç/Kürt

Akçay Köyü

736

696

Laz %80, Gürcü % 8, Çerkes % 7, Abhaza % 5

Balkaya Köyü

47

24

Laz %90, Gürcü %10

Erdemli Köyü

121

*

Gürcü %60, Laz %40

Fevziye Köyü

256

217

Laz

Hacımercan Köyü

695

685

Laz

İkramiye Köyü

87

83

Laz

İlmiye Köyü

148

94

Laz

İstanbuldere Köyü

41

Kırkpınar Beldesi

6.139

5.176

Çerkes, Abhaza, Manav, Gürcü

Hasanpaşa Mh.

2.345

-

Soğuksu Mh.

2.722

-

Tepebaşı Mh.

1.072

-

Kurtköy Beldesi

3.131

2.556

Laz %60, Manav %28, Gürcü %5, Kurmanç/Kürt %5, Çerkes % 2

Dibektaş Mh.

1.111

-

Laz

Fatih Mh.

793

-

Yavuzselim Mh.

1.227

-

Kuruçeşme Köyü

269

177

Laz, Gürcü (az sayıda)

Mahmudiye Köyü

623

525

Gürcü

Memnuniye Köyü (Karagöl)

244

128

Laz

Muradiye Köyü

106

88

Laz

Nailiye Köyü

45

44

Gürcü

Şükriye Köyü

234

211

Laz

Uzunkum Köyü

491

405

Laz %40, Çerkes %30, Gürcü %30

Ünlüce Köyü (Babadayı)

332

297

Laz

Yanık Köyü

1.065

902

Çerkes

İlçe Toplamı

36.496

35.551

İlçe merkezi ile kasaba ve köylerde ortalama 9.500 civarında konut yer almaktadır. Konutlar genellikle sağlık koşullarına uygundur. Konutlar kişisel ihtiyaçlar için, az miktarda da satılmak için yapılmaktadır. Son zamanlarda toplu konut yapılmasına rağmen, İlçe merkezi belde ve köylerde büyük bir konut sıkıntısı çekilmektedir.

İlçe İstanbul başta olmak üzere civar kentler olan yakınlığı ve bir göl ve yeşillikler beldesi olması nedeniyle son dönemde kısa süreli tatiller için tercih edilmektedir. Özellikle göl civarına kurulan turistik tesisler ile turizm geliri her geçen gün artmaktadır. 1999 yılındaki deprem sonrası göl kenarındaki tesislerin kullanılamaz duruma gelmesi sonucu gerileme gösteren ilçedeki turizm son yıllarda yeniden canlanmaya başlar. Özellikle ilçe çevresinde bulunan Maşukiye, Kırkpınar gibi yerleşim birimlerinde pek çok tatil köyleri ve yazlıklar kuruludur.

Son yıllarda gelişme gösteren bir diğer bölge ise Maşukiye yakınlarındaki Samanlı Dağlarından en yükseği olan Kartepe'dir. Burada kurulan yeni tesisler ile kış turizmi de gelişmeye başlar.

Editör: TE Bilişim