İSTANBUL (AA) - EFŞAN DEMİRLİ/FATMANUR KILIÇ - Osmanlı Devleti'nde ahşap süsleme sanatı olarak kullanılan varak sanatının son ustalarından Aziz Dönmez, yarım asrı deviren meslek hayatında Yıldız Sarayı'ndan Sabancı Atlı Köşkü'ne, kamu binalarından özel holdinglerin merkezlerine kadar birçok mekana işleriyle katkı sundu.

Abdullah Şap Usta’nın yanında 1964 yılında çalışmaya başlayan Dönmez, 1976'dan beri Kuledibi'ndeki atölyesinde tablo çerçeveleri, konsollar ve aynalar gibi ev objelerinin yanı sıra tarihi çeşmeler ve mezar taşlarındaki yazıları altın varakla işliyor.

Aziz Dönmez, AA muhabirine yaptığı açıklamada, altın varakla tanışma hikayesinin 12 yaşında başladığını söyledi.

Beyoğlu’nda otururken komşuları Abdullah Usta'ya rahmetli dedesi ve babaannesinin "Çırak aranıyor mu?" diye sorması üzerine bu mesleğe ilk adımını attığını belirten Dönmez, "Ertesi gün işe başladım. Tarihi şeyleri çok sevdiğim için o da bir kısmet olarak orada karşılaştık. Böyle de devam ettim." dedi.

Dönmez, mesleğinin sevilmeden asla yapılamayacağını, sanatın ruhu ince olan kişilere mahsus olduğunu dile getirdi.

Eski ustaların yaptıkları işlerden ilham aldığına dikkati çeken Dönmez, "Bazen 'Ustalar bunu nasıl yapmışlar, biz de keşke yapabilsek' diye uğraşıyoruz. Ben de çok şükür başarıyorum." diye konuştu.

Dönmez, varakçılıkta gelenekselliğin sürdürülmesi gerektiğini vurgulayarak, şöyle devam etti:

"Varakçı olarak benim yanımda çalışan başka arkadaşlarımız da var. Onlar bana 'Teknoloji bayağı genişledi, siz artık şu eskiye dönük işleri bırakın. Yeni yapıma başlayın.' diyor. O, bizim mesleğe biraz ters olur. Eskiye dönük bir eserde ne istiyorsa, eskiden ne yapılmışsa, onu yaptığım için ben çok huzurluyum. Ben varak sanatında yeni teknolojiye katılmıyorum. İnce işçilik gerektiren varakçılık, işinin ehli olmayan ellerde kaybolacaktır. Maalesef bizden sonra bu sanat biter. Çünkü bu işle hiç alakası olmayan, kendine 'varakçıyım' diyen tonlarca adam var. Adam cilacı, boyacı ama 'Ben varakçıyım.' diyor. Bunlara karşıyım. Lütfen aslı olan bu işi yapsın."

Dönmez varakçılığın çok eski ve ruh işi olduğunu, Osmanlı'dan çok daha önce bile yapıldığını söyledi.

Osmanlı saraylarının her yerinde altın varak kullanıldığının altını çizen Dönmez, "Varakçılık, ince bir sanattır. Sinirli olan kişi bu işi yapamaz. Bu ruh meselesidir. Sanatı iyi severseniz, iyi yaparsınız. Sanat dediğin parayla da ölçülecek bir şey değildir. Yaptığım bir işi içten yapıyorum ve çok zevk alıyorum. Çok beğendiğim zaman bana dünyanın en huzurlu, en zevkli gününü yaşatıyor." ifadelerini kullandı.

- "Bu sanat ölmeye mahkumdur"

Varak ustası Dönmez, ince işçilik gerektiren bu sanatın işinin ehli olmayan ellerde kaybolacağını, yeni ustalar yetişmediğini anlattı.

Kendisi gibi ustaların ölümünün ardından bu sanatın bitebileceğini kaydeden Dönmez, "Türkiye’de çırak olayı bitmiştir ve maalesef bu sanat ölmeye mahkumdur." dedi.

Dönmez, altın varak yapımının uzun ve zahmet gerektiren bir süreç olduğuna işaret ederek, varağın altın olarak süreci biraz uzun iş olduğunu anlattı.

Eser bakım için geldiğinde kırık ve eksik parçalarına tadilat yapıldığını, tutkal çeşitleriyle astar döküldüğünü dile getiren Dönmez, tutkallama işleminin her gün bir kat yapılmak kaydıyla 8 gün sürdüğünü ifade etti.

En küçük eşyanın bile 17 kez elden geçtiğini aktaran Dönmez, "Birçok mekanda sanatımı icra ettim. Yıldız Sarayı, Sabancıların Atlı Köşkü (Müzesi), Ankara ve İstanbul'daki Cumhurbaşkanlığına ait binaları, Birinci Ordu Komutanlığı, bazı özel holdinglerin merkezlerinde sanatımı sergiledim. Örneğin, yaklaşık 20 yıl önce Yıldız Sarayı'nın tablolarının çerçevelerini ve ahşap koltuklarını varakla süslendirdik." diye konuştu.

Kaynak: aa