FRANKFURT (AA) - "11. Frankfurt Türk Tiyatro Festivali"nin onursal başkanı, oyuncu Tamer Levent, festivale katılmak üzere Almanya'ya giden "Fareler ve İnsanlar" oyununun dekor ve kostümlerini taşıyan TIR'ın Alman gümrüğünde saatlerce bekletilmesine ilişkin, "Geçmiş yıllarda da olmuştu. Bunların aşılması için kültürel anlamda bazı tedbirler alınması gerekiyor. Süreçlerin hem Alman hem Türk hükümeti tarafından karşılıklı paslaşılarak sürdürülmesi lazım." dedi.
Türk tiyatrosunun önemli isimlerini konuk eden festivalin kurucularından biri olan Levent, 11 yıl önce Tiyatro Frankfurt’un bir oyunu için geldiği Almanya'da festivalin ilk adımını attıklarını belirterek, "Ben her zaman yaptığımız işlerin bir kültür olduğunu düşünürüm ve bu kültürün başka kültürlerle de buluşması gerektiğini savunurum. Bunun için de yapılan etkinliklerin büyütülmesini isterim. Tiyatro Frankfurt’un da böyle bir düşüncesi vardı 11 yıl önce. Burada bir festival kurulmasının çok iyi olacağını düşünüyordum. O zamanki sevgili başkonsolosumuzla uzun uzun konuştuk bunu. Onun, 'Böyle bir festival olursa başarılı olur mu, sürdürülebilir mi?' gibi endişeleri vardı. Bu konularda tecrübeli olduğum ve buradaki ekibe de güvendiğim için, bizim desteğimizin de olacağını ona anlattıktan sonra ikna oldu ve bu festival başladı." diye konuştu.
- "Türkler bu defa tiyatrolarıyla geliyor"
Başarılı sanatçı, uluslararası ilişkilerde de çok çalıştığını belirterek şu bilgileri verdi:
"Yurt dışında başka festivallerde de yer aldım. Kimisinin yönetim kurulunda bulundum. Festivalin 11 yıllık seyirci istatistiğiyle baktığımızda yüzde 20 Alman izleyici de izlemiş. Bu daha çok artmalı bence. Kültürel çeşitliliğe rağmen kültürel benzerlik arayışı bu. Hem olumlu hem de olumsuz yönleriyle tartışıyoruz ama küreselleşmenin gerek kendisini gerekse de alternatifini savunan kültürel bir bakış açısı henüz ortaya çıkmadı."
Levent, festivalin sürekli geliştiğinin altını çizerek, bundan sonraki süreçte, yıl boyunca festivalle ilgili yan etkinlikler yapılması gerektiğini söyledi.
Festivalin, 11. yılını tamamlamasının çok önemli bulduğunu sözlerine ekleyen sanatçı, "Almanya bu festivalin farkına vardı. Benim soru işaretim 'Acaba Türkiye farkına vardı mı?' Yıllar önce bir Alman gazetesi 'Türkler geliyor' diye manşet atmıştı. Türklerin tiyatro aracılığıyla kültürlerini anlatması bu. 2. Dünya Savaşı sonrası Almanya’nın kalkınmaya başlamasında Türkiye’den işçilerin buraya gelmesi ve katkılarını biliyoruz. Ama 'Türkler geliyor'un altında şu var; Türkler ata binmiş, ellerinde kılıçlarıyla geliyor anlamında değil, bu defa tiyatrolarıyla geliyor. Türkiye’den çok kaliteli, profesyonel tiyatrolar geliyor buraya. Bu, tiyatroların Türkiye’deki sosyal, psikolojik yapıyı anlatan oyunlarıyla Alman halkının tanışması demek. Bir kültürel zenginlik geliyor." ifadelerini kullandı.
- "Kültürel anlamda bazı tedbirler alınması gerekiyor"
Festivalde yer alan Devlet Tiyatrolarının "Fareler ve İnsanlar" oyununun dekor kostümlerini taşıyan TIR'ın Alman gümrüğünde saatlerce bekletilip, didik didik aranması sonucu yaşanan gecikme nedeniyle oyunun geç başlamasına da değinen sanatçı, "Bu sefer de oldu, geçmiş yıllarda da olmuştu. Türkiye’den gelen ve dekoru oldukça yüklü olan iyi bir oyunun transferinde tırlarda zorluk çıktı. Bunların aşılması için kültürel anlamda bazı tedbirler alınması gerekiyor. Mesela gümrükte bekletildi bu sefer. Süreçlerin hem Alman hem Türk hükümeti tarafından karşılıklı paslaşılarak sürdürülmesi lazım." değerlendirmesinde bulundu.
Tamer Levent, festivalle ilgili gelişmelerin medyada yer almasının önemine işaret ederek, şu bilgileri verdi:
"Böyle festivaller yaptığımız zaman Türkiye basınında bunu çok görmüyoruz. Türkiye insanını özendirecek, Türkiye insanına rol model olacak, Türkiye insanını mutlu edecek bir haber değilmiş gibi geliyor bize. Ama müthiş haber oluyor buralarda. Daha geçtiğimiz hafta Ankara ve İstanbul’da Türkiye ve Yunan tiyatroları, Devlet Tiyatrosunun da katılımıyla 'Romeo ve Juliet' oynadı. Romeo tarafını Türkler, Juliet kısmını Yunanlılar oynadı, Yunan yönetmen yönetti. Türkiye basınında çok az çıktı ama Yunan basınında gümbürdedi ortalık. Biz acaba bu kültürlerin değerini mi bilmiyoruz? Bunu bilenlerle çalışılırsa bütün bu sistemler yerine oturur. Dünya da rahat eder, siyaset yapan insanlar, arkadaşlarımız da rahat eder. Hem iktidar hem muhalefet... Orda bir ortak konsensüs de oluşabilir ama bunlara destek olmak şart artık. Frankfurt’ta girdiğimiz müzenin kapısında '21. Yüzyılda Kültür' yazıyor. 21. yüzyılda kültürü konuşmamız lazım, özellikle de sanat kültürünü."