13 yıldır Sakaryalıların seçip ülkeye iktidar yaptığı siyasilerin hemen tümü, yazı başlığını görür görmez, “ Hah işte, fırsatı buldu; yarısı dolu bu bardağı kim kuruttu diye suçlayacak!” diyebilir.

Kim ne derse desin; “ Bağımsızlık karakterimdir!” diyen Cumhuriyet Kurucumuzun yolundayım.

Benim de YOLUM belli. KİŞİSEL SIFIR BEKLENTİYLE, ülkemin ve şehrimin insanlarına, tüm değerlerine karşı; bilerek-bilmeyerek yapılan-yapılacak yanlışlara itiraz etmek görevim.

Şu gün, neden Sakaryaspor!..

Okuyan, “ Sakaryaspor bu şehrin en büyük Dünya Markasıdır!” dediğimi bilir. Sakarya Üniversitesi, Sanayicilerimiz ve Doğal servetlerimiz Sakaryaspor’u izler.

Sakaryaspor eğer bugün futbolda 6’ncı, 7’nci kümede mücadele ediyorsa, bunda mutlaka benim de, tüm şehrin de yanlışı vardır.               

1994 Yerel Seçimleri’nden bu yana Sakarya’da kim Siyası İktidar Seçilmişse; Sakaryaspor’un bugünkü durumundan en çok da Onlar sorumludurlar. Çünkü;

Bu şehirde, kendi çocukları ile Muhteşem Sakaryaspor’u Kuran; Türkiye’nin Süper Ligi’ne çıkaran Seçilmiş Belediye Başkanları, Seçilmiş Siyasiler de oldu!

Bence; Sakarya, O Sakaryaspor’u Kuranlara da, formasını şerefle giyen Kendi Çocuklarına da, Seçilmiş Siyasilerine de hak ettikleri yeri yeterince veremedi.

Amaaa…Sakarya Halkı yine, hiç tereddütsüz güven veren bir Yönetim Kurulu oluşturabilir. Sakaryaspor Futbol Takımı da muhteşem günlerine kısa zamanda dönebilir. DÜNYA MARKASI potansiyeli; güvenilir, nitelikli bireyler şehirde var!

Biliyoruz; bugün borç gırtlağa kadar. Ülke futbolunun ürkütücü mali tablosuna Hükümet nihayet el koyacak gibi. Yasayla; yanlış Maddi İŞ’lerin kefaretini de Kulüp Yönetenlerine ödetecek gibi.

Dileriz; Sakaryaspor’un 5 kuruşu bile, sahada hiç yer almadığı halde kulüpleri ve futbolcuları sömürenlere yedirilmez! Gerçek Yönetici Kimlikliler görevi alır!

Sakaryaspor Basketbol Takımı’na bakın! Güvenilir Yönetici Kadro bu şehirde var. Sakaryaspor da Kişilikli  Yönetimle kendisine çok iyi bir gelecek hazırlar!

Sanırım 2 yıl önce bitmesi gereken, yeni Atatürk Stadımız da yapılıyor. Ancak 2 yıl sonra : -) biter. Olsun; yol haritamızı doğru çizersek, O bile sorun değil.

7. Kümedeyiz; Bardağın yedide biri dolu. Tam dolduranı başımızda taşımalıyız!

 

 

          BULVARLAR, GAR VE KENT MEYDANLARININ HALİ- PÜR MELALİ

İlkbaharda, Bulvarların, çarşı ve meydanların görüntüsü şehrin aynası, tuzu, biberidir! O zaman, şu günkü ayıplara radikal planlamayla son verme zamanıdır.

Geçen hafta, harika güneşli bir günde; Atatürk Bulvarı’nda birkaç kez karşıdan karşıya geçtim.

Ankara caddesinden gelerek, Gümrükönü başından Bulvar’a girip, Ziraaat Bankası ışıklarından Kapalı Otopark’a indim.

Gençliğimin en güzel günlerini geçirdiğim, O Bulvar’da tanık olduklarımdan yüzüm kızardı.

Ayrıntılarına giremem. En anlatılabilir gibi olanı; sıra sıra banklara oturmuş birilerinin, geçenleri bakışlarıyla bir uçtan alıp, taaa öbür uca kadar götürmeleri olacak şey değil. Ne dediğimi anlayan anlamıştır.

Gidin görün, Gar Meydanı’ndaki banklar da öyle, işgalde ve daha da beter.

Zamanımızda, Atatürk Parkı içinde, parası olmayanlara, keyif veya dinlenmek için oturmak isteyenlere bir dolu bank vardı. Bugün her yer paralı. Hizmet diye yapıldı; ama neler ortaya çıktı.

Bence; O banklar her hafta azar azar okul ve hastane bahçelerine gidebilir.

Kent Meydanı gözden geçirilecekmiş. Peki, Dar Sokak? O elektrikle çalışan motosikletler? Dar sokakta, Kapalı Otopark’a inilen mekanın her metresi bile  işporta tezgahları, satıcılar işgalinde!

İlkbahar iyice şehre inmeden; Yönetenler sokaklarla çıksa iyi olacak!