X ve İnstagram hesabından paylaşım yapmayı yeterli bulmayan vatandaşlar sokaklarda eylem yaptı. Yaptığımız görüşmelerde kadınlar, aldıkları kişisel önlemlere rağmen hâlâ tehdit altında olduklarını belirtti. Kadınlar, evlerinde, sokakta ve iş yerlerinde tedirgin bir şekilde yaşamlarını sürdürdüklerini ifade ettiler.

Türkiye, bir kez daha kadın cinayetleri ile sarsıldı. Semih Çelik isimli kişinin İkbal Uzuner ve Ayşenur Halil isimli iki genç kadını vahşice katletmesi ülke genelinde büyük tepki topladı. Bizde kadınlara kendilerini güvende hissedip hissetmediklerini, kendilerini korumak için ne gibi önlemler aldıklarını sorduk. Kadınlar gece geç saatlerde sokaklarda yürümekten, dolmuşa binmekten korkuyorlar. Kadınlar, sadece fiziki şiddet değil, psikolojik ve ekonomik şiddetin de hayatlarını olumsuz etkilediğini söylüyor. Kadınlar, “Her an tetikte yaşamak zorundayız. Artık normal bir hayatımız yok. Ölmek değil yaşamak istiyoruz” diyerek, toplumsal baskıların kadınların yaşamlarını nasıl şekillendirdiğini gözler önüne seriyor. Kadınlar tıpkı Özgecan Aslan, Şule Çet, Münevver Karabulut, Emine Bulut, Azra Gülendam Haytaoğlu, İkbal Uzuner ve öldürülen nice kadınlar gibi tehlikede olduğunu düşünüyor.

“CAYDIRICI CEZALAR UYGULANMALI”

Kendisini korumak için yanında bıçak ve biber gazı taşıdığını belirten Azra, cinayetlerin arkasında uzun zamandır devam eden taciz vakaları olduğuna dikkat çekiyor. Azra “Kendimi güvende hissetmiyorum bence kimse kendini güvende hissetmiyordur. Önlem olarak kapılarımı devamlı kilitliyorum. Yanımda bıçak bulunduruyorum. Yasal olmayan yollara başvurmak zorunda kalıyoruz. Telefon sarsıntıya uğradığında aileme mesaj gönderen bir uygulama kullanıyorum. Kendimizce önlemler almaya çalışıyoruz ama yine de yeterli değil. Daha caydırıcı cezalar olmalı. Benim çevremde tacize uğramış arkadaşlarım var. Şehir değiştirmek gibi çözümlere başvurmak zorunda kaldı. Çünkü polis tarafından pek bir önlem alınmamış. Şu anda da görüyoruz cinayetlerin arkasında uzun zamandır devam eden taciz vakaları var. Denetimler sıklaştırılmalı caydırıcı cezalar uygulanmalı” diye konuştu.

“GECE GEÇ SAATLERDE DIŞARI ÇIKMIYORUZ”

Evlendikten sonra biber gazı taşımayı bıraktığını belirten Leyla, “Kendimi tam olarak güvende hissetmiyorum. Gece geç saatlerde dışarı çıkmamaya özen gösteriyoruz. Gece geç saatte markete gitmeye bile korkuyorum açıkcası. Evlenmeden önce biber gazı taşıyordum. Evlendikten sonra eşimin sürekli yanımda olması beni daha güvende hissettirdiği için artık taşımıyorum. Kesici delici alet zaten taşıyamıyoruz. Yasal değil” İfadelerini kullandı.

“KENDİMİ KORUMAK İÇİN HİÇBİR ÖNLEM ALAMIYORUM”

Amerika’daki sistemin Türkiye’ye de gelmesi gerektiğini savunan Burcu, diğer birçok kadın gibi gece geç saatlerde dışarı çıkamamaktan şikayetçi. Albayrak, “Kendimi güvende hissetmiyorum. Özellikle geçtiğimiz günlerde yaşanan cinayetten dolayı çok endişeliyim. Kendimi korumak için hiçbir önlem alamıyorum çünkü biber gazı, kesici delici aletler taşımak yasak. Gece geç saatte dışarda olmamaya dikkat ediyorum. Yeni tanıştığım bir erkekle kalabalık içerisinde görüşmeye dikkat ediyorum. Her yere aracımla gitmeye çalışıyorum. Yollarda yalnız yürümekten korkuyorum. Amerika’da cinsel suçlardan hüküm giyen suçluların ev adresleri, yüzleri, işlediği suçun içeriği devlet tarafından ifşalanıyor. Bu sistem Türkiye’ye de gelmeli. Biz de kimden kendimizi korumamız gerektiğini öğrenir, suçluların yoğun oldu mahallelerden uzak durabiliriz. Cezaların caydırıcı olması lazım. Umarım daha iyi bir ülkede yaşıyor oluruz” diye konuştu

“ÖNLEMLERİ DEVLETİN ALMASI GEREKİR”

Son yaşanan İkbal Uzuner cinayetinden sonra travmatize olduğunu belirten Zeynep, kadınlar için hiçbir yerin güvenli olmadığını söylüyor. Zeynep, “Kesinlikle kendimi güvende hissetmiyorum. Son yaşanan cinayetden dolayı travmatize olmuş durumdayım. Yoldan geçen bir insan tarafından saldırıya uğramayacağımın asla garantisi yok. En son tanık olduğumuz cinayette de katili savunan paylaşımlar sosyal medyada yer alıyor. Bunlara bir yaptırım uygulanması lazım. Kadın kadının kurdu değil, yurdudur. Erkekler “Şu tarz erkeklerden uzak durun, böyle giyinmeyin, geç saatte dışarda olmayın”  gibi şeyler söylüyorlar. Alakası yok. Babası amcası abisi tarafından cinsel istismara uğrayan ya da öldürülen kadınlar da var. Bunun cinsiyetle onunla bununla alakası yok. Zararın kimsen geleceğini kestiremiyorsunuz. Kadınları baskılamaktansa erkekleri eğitmemiz lazım” diye konuştu.

“DERNEKLER YETERLİ DEĞİL”

Yalnız başına yürürken takip edilip edilmediğini kontrol etmek için sürekli arkasına baktığını söyleyen Naz, yetkililerin bu suçları işleyen insanlara çok büyük yaptırımlar uygulayarak önlem alması gerektiğini düşünüyor. Naz, “Ben İstanbul’da yaşıyorum. Kadıköy, Beşiktaş gibi bilindik semtler dışında başka semtlere gitmemeye çalışıyorum. Yalnız yürürken mutlaka arkamı kontrol ediyorum beni takip eden biri var mı diye. Güvende hissetmiyorum kendimi. Eskiden de cinayetler tecavüzler oluyordu. Ama biz çok duymuyorduk. Şimdi sosyal medya sayesinde daha görünür oldu. Bu farkındalık bizde de korkuya yol açtı.  Herhangi gibi bir insandan herhangi gibi bir tehdit hissedebiliyorum. Kimseye tam olarak güvenmiyorum. Kendimi korumak için pek bir önlem alamıyorum. Bilmediğim semtlere gitmemeye çalışıyorum. Arka sokakları kullanmıyorum. Ama bunlar yeterli değil” ifadelerini kullandı.

“BİNDİĞİM TAKSİNİN PLAKASINI ALIYORUM”

Dolmuşta tek kaldığı zaman kendisini güvende hissetmediğini söyleyen Merve Nur , göçmenlerin de kendisini güvensiz hissetmesine neden olduğunu belirtti. Merve Nur, “Çoğu zaman kendimi güvende hissetmiyorum. Dolmuşta tek kaldığım zaman ya da geç saatte dolmuşa bindiğim zaman kadın olup olmamasına dikkat ediyorum. Kadın yoksa kendimi güvensiz hissediyorum.  Dolmuş beklerken kalabalık durakları tercih ediyorum. Özellikle Afgan, Suriyeli gibi göçmenlerin olduğu yerlere gitmemeye özen gösteriyorum. Taksiye bineceksem plakasını mutlaka alıyorum, aileme haber veriyorum” dedi.

HABER: CANSU TETİK

---------------------

GÖRÜŞTÜĞÜMÜZ KADINLAR KENDİLERİNİ GÜVENDE HİSSETMEDİKLERİ İÇİN FOTOĞRAFLARININ YAYINLANMASINI İSTEMEDİKLERİ GİBİ, SOYADLARININ DA YAYINLANMASINI İSTEMEDİLER…

-------------

Editör: Haber Merkezi