Medikal Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Sezer, akıllı ilaçların kanser tedavisinde önemli yenilikler sunduğunu belirterek, “Bu ilaçlar, kanser hücrelerinin büyümesini ve çoğalmasını destekleyen spesifik moleküler hedeflere yöneliktir” dedi.

Medikal Park Seyhan Hastanesi Medikal Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Sezer, meme kanseri hakkında açıklamalarda bulundu. Prof. Dr. Sezer, kadınlar arasında en yaygın kanser türü olan meme kanserinin erken aşamalarda tespit edilmesinin tedavi başarı oranlarını artırdığını vurguladı.

“40 yaşından itibaren yıllık mamografi çekilmeli”

Prof. Dr. Sezer, “Meme kanseri, özellikle erken dönemlerde belirti vermeyebilir. Bu nedenle, düzenli tarama testleri ve kendi kendine muayene, kadınların yaşamında hayati bir rol oynamaktadır. 40 yaşından itibaren yıllık mamografi çektirmek, muhtemel riskleri minimize etmek için oldukça önemlidir” diye konuştu.

Meme kanserinin tedavisinde çeşitli yaklaşımlar bulunduğunu değinen Prof. Dr. Sezer, “Cerrahi, kemoterapi, radyoterapi ve hedefe yönelik tedavi yöntemleri, hastaların bireysel özelliklerine göre uygulanmaktadır. Ayrıca, genetik testler de meme kanseri riskini değerlendirmede önemli bir rol oynamaktadır. BRCA1 ve BRCA2 genleri gibi belirli genetik mutasyonları taşıyan kadınlar için kişiselleştirilmiş tedavi seçenekleri sunulmakta ve bu testler sayesinde hastalar daha etkili ve hedefe yönelik tedavi planlarına yönlendirilmektedir. Kişiselleştirilmiş tıp, bireylerin benzersiz genetik yapılarına uygun tedavi seçenekleri sunarak başarılı sonuçlar elde edilmesine imkan tanımaktadır” dedi.

“Tedavi süreci dikkatlice planlanmalı”

Her hastanın durumunun farklı olduğunu söyleyen Sezer, “Bu nedenle, tedavi süreci çok dikkatlice planlanmalıdır. Özellikle son 10 yılda immünoterapiler ve hedefe yönelik tedavi yöntemlerinde kaydedilen ilerlemeler, kanserle mücadelede devrim niteliğinde gelişmeler sunmaktadır. 2015 yılından itibaren HER2 pozitif metastatik meme kanserinde kullanılan trastuzumab, pertuzumab ve neratinib gibi yeni hedefe yönelik tedavi ajanları, hastaların tedavi yanıtını önemli ölçüde artırmış ve yaşam sürelerini uzatmıştır. Bu tedavi seçenekleri, kanser hücrelerinin HER2 proteinine bağlanarak tümör büyümesini engellemektedir” şeklinde konuştu.

“Kemoterapi uygulanabilir”

2020 yılından sonra geliştirilen kombinasyon tedavileri ve yeni immünoterapilerin tedavi süreçlerini daha etkili hale getirdiğini belirten Prof. Dr. Sezer, “Kombinasyon tedavileri, iki veya daha fazla tedavi yönteminin bir arada kullanılmasını içermektedir. Örneğin, kemoterapi ile hedefe yönelik tedavilerin birleştirilmesi, tümör üzerinde daha fazla etki oluşturmakta ve tedaviye direnç geliştirme ihtimalini azaltmaktadır. İmmünoterapiler, bağışıklık sisteminin kanser hücrelerine karşı daha etkin bir yanıt vermesini sağlamak amacıyla geliştirilmiştir. Pembrolizumab ve atezolizumab gibi ilaçlar, bağışıklık sistemini aktive ederek tümör hücrelerini hedef alır ve hastanın doğal savunma mekanizmasını güçlendirir” ifadelerini kullandı.

“Akıllı ilaçlar tedavi süresini uzatarak yaşam kalitesini artırır”

Akıllı ilaçlarının, kanser tedavisinde önemli yenilikler sunduğunu belirten Sezer, “Bu ilaçlar, kanser hücrelerinin büyümesini ve çoğalmasını destekleyen spesifik moleküler hedeflere yöneliktir. Örneğin, CDK4/6 inhibitörleri (palbociclib, ribociclib ve abemaciclib) hormon reseptör pozitif meme kanserinde sıklıkla kullanılmaktadır. Bu ilaçlar, kanser hücrelerinin döngüsünü düzenleyen proteinleri hedef alarak tümör büyümesini durdurur, tedavi süresini uzatır ve yaşam kalitesini artırır. Bu akıllı ilaçların genetik profilleme ile kişiye özel olarak seçilebilmesi, tedavi sonuçlarını önemli ölçüde iyileştirmektedir. Kişiselleştirilmiş tıp yaklaşımı, hastaların genetik yapısına uygun tedavi seçeneklerinin belirlenmesine imkan tanır ve böylece tedavi etkinliğini artırır” diye konuştu.

“Dengeli beslenme riski azaltır”

Beslenme ve yaşam tarzının meme kanseri üzerindeki etkilerine de dikkat çeken Prof. Dr. Sezer, “Dengeli bir beslenme düzeni, düzenli fiziksel aktivite ve zararlı alışkanlıklardan kaçınma, meme kanseri riskini azaltmada önemli faktörlerdir. Obezite, hormon seviyelerini etkileyerek meme kanseri riskini artırabilmektedir. Son yıllarda yapılan araştırmalar, sağlıklı yaşam tarzlarının tedaviye yanıtı olumlu yönde etkilediğini göstermektedir” şeklinde konuştu.

“Erken teşhis önemli”

Toplumda meme kanseri farkındalığının artırılmasının kritik önemde olduğunu belirten Prof. Dr. Sezer, “Erken teşhis ve tedavi konularında bilgi sahibi olmak, tüm kadınlar için hayati bir öneme sahiptir. Aile üyeleri ve arkadaş desteği, bu süreçte hastaların moral ve motivasyonunu artırmak için oldukça faydalıdır. Bu nedenle, her bireyin bu konudaki bilgilerini artırması büyük önem taşımaktadır” dedi.

“Amaç toplumsal farkındalık oluşturmak”

Sonuç olarak erken teşhis ve etkili tedavi yöntemleri ile meme kanseri mücadelesinde umut verici gelişmeler yaşandığına dikkat çeken Prof. Dr. Ahmet Sezer, “Hedefimiz, daha fazla kadının sağlıklı bir yaşam sürmesini sağlamak ve bu konuda toplumda farkındalık oluşturmaktır” diyerek sözlerini tamamladı.

Kaynak: iha