İSTANBUL (AA) - BERFİN KIRAÇ - "Merkez-çevre ilişkisi", "sivil toplum" ve "mahalle baskısı" gibi kavramları Türk sosyoloji literatürüne kazandıran Prof. Dr. Şerif Mardin, vefatının 7. yılında anılıyor.

Türkiye'nin yetiştirdiği en önemli sosyologlardan Mardin, 1927'de İstanbul’da doğdu, Galatasaray Lisesinde başladığı ortaöğrenimini ABD'de tamamladı.

Stanford Üniversitesi Siyasal Bilimler Bölümü mezuniyetinin ardından lisansüstü eğitimini Johns Hopkins Üniversitesi, doktorasını ise Stanford Üniversitesi Hoover Institute'de yapan Mardin, daha sonra Türk modernleşmesi problematiğini genişletecek ayrıntılı makale çalışmaları kaleme aldı.

Ankara Üniversitesinde 13 yıl ders verdikten sonra Boğaziçi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinin kurucu dekanlığı ve Sosyoloji Bölümü Başkanlığı görevlerinde bulunan, Washington'daki American Universityde İslam Araştırmaları Merkezi Başkanlığını yürüten Mardin, daha sonra Türkiye'ye dönerek Sabancı Üniversitesinde "Tanzimat Dönemi Türk düşüncesi" hakkındaki çalışmalarını geliştirecek bir programa başkanlık etti. Emeritus statüsünü 2011'de alan Mardin, ömrünün son günlerine kadar çalışmalarını sürdürdü.

90 yıllık hayatına çok sayıda kitap, makale ve ödül sığdıran Prof. Dr. Mardin, 6 Eylül 2017'de vefat etti.

- "Türkiye'deki okuyucunun metinlerle ilişkiye geçme biçimi siyasal kaygılarla çok belirleniyor"

Marmara Üniversitesi Orta Doğu ve İslam Ülkeleri Araştırmaları Enstitüsü Ortadoğu Sosyolojisi ve Antropolojisi Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Alim Arlı, Şerif Mardin'in akademik serüveni ve çalışmalarına ilişkin AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu

Doç. Dr. Arlı, Mardin'in meşhur "Merkez-çevre ilişkisi" konulu makalesinin yayımlanmasının üzerinden yıllar geçmesine rağmen dolaşıma girdiğini söyledi.

Mardin'in makalesinin 1990'lar ve 2000'ler Türkiye'sinin alımlamasına uygun olduğunu belirten Arlı, "Bu da aslında birtakım sosyal bilimsel metinlerle, onların alımlandığı ortam arasındaki ilişkiyi düşünmemizi gerektiren bir makale biçimi. Şerif Mardin'in esas katkı yaptığı alanların çok ötesinde, adının hani o makaleyle anıldığı bir durum yaratmış ama bu Şerif Mardin'in sadece bir makalesi, çok sayıda makalesi var. Çok daha belki iyi makaleleri var, kitapları var. Onlardan daha fazla tanınmasına yol açmış bir yayın." ifadelerini kullandı.

Makalenin eleştirileriyle de birlikte kavranması gereken bir eser olduğuna vurgu yapan Arlı, "Bir makale hepsinden daha fazla etki uyandırdı. Çünkü Türkiye'de siyasal, sosyal, bilimsel tartışmalar da aslında siyasal ihtiyaçlara, taleplere, düşüncelere daha fazla duyarlı ya da tersinden söyleyelim. Türkiye'deki okuyucunun metinlerle ilişkiye geçme biçimi siyasal kaygılarla çok belirleniyor. Böyle olduğu için de tabii ki o eseri öne çıktı. Sanki hani başka hiçbir şey yazmamış gibi." diye konuştu.

Arlı, Mardin'in akademideki farkının araştırma konularını seçme ve yöntemi olduğuna işaret ederek "Şerif Mardin Bibliyografyası" çalışmasını hocanın nasıl karşıladığıyla ilgili şöyle konuştu:

"Bütün materyalini topladığım, bibliyografyasını ürettiğim için birtakım erişemediği kaynaklarını zaman içinde benden istedi. Sabancı Üniversitesinde çalışırken kendisine klasörler halinde gönderdim. Çok hoşnutsuz olduğunu zannetmiyorum. Bir kez öyle kısa bir diyaloğumuzda, olumlu diyebileceğimiz bir sohbetimiz olmuştu. Ben de çok sormadım."

Mardin'i gerçek bir İstanbul beyefendisi olarak tanımlayan Arlı, iyi yetişmiş, her zaman nazik, insanları çok güzel karşılayan bir intibaya sahip olduğunu kaydetti.

Arlı, Mardin'in düşünülenin aksine mesleki yaşamının çoğunu Türkiye'de geçirdiğini anlatarak, "Şerif Mardin'in kariyeri büyük ölçüde Mülkiye'de, sonra Boğaziçi Üniversitesinde, daha sonra Sabancı ve Şehir'de geçti. Arada Washington'daki Amerikan Universityde bir 10 yıllık araştırmacılığı var. Onunla ilgili de zaten kendi hatıralarında 'Daha verimli geçebilirdi.' dediği bir dönem." bilgisini paylaştı.

- "Bir toplumun yargılanmaması, anlaşılmaya çalışılması meselesi..."

Mardin'in Türkiye için önemli bir sosyal bilimci olduğunu dile getiren Arlı, "Türkiye'nin modernleşme tarihinin anlaşılması için çok önemli çalışmalar yapmıştır. Bunların kritikleri de hem kendi zamanında hem şimdi yapılmaya devam ediyor ama kendisinden öğreniyoruz çünkü araştırmalarının gerçekten çığır açıcı tarafları var. Özellikle Osmanlı boyutundaki araştırmalarının 19. yüzyıl araştırmalarında bir dönem Şerif Bey gerçekten çığır açmış, çok sayıda gencin tarihsel alana bakışını en azından soru seviyesinde, problematik seviyesinde etkilemiş bir insan. Çok farklı zamanlarda yazdığı makalelerle bunu devam ettirdi." ifadesini kullandı.

Arlı, şunları kaydetti:

"Şerif Mardin bir toplumun yargılanmaması, anlaşılmaya çalışılması gerektiği meselesini geride bir miras olarak bıraktı. Bu da bir sosyal bilimcinin esas ödevi olan şeyi sürekli hatırlatmasıdır. Bir toplumsal mühendislik gibi sosyal bilimin düşünülmemesi. Sosyal bilimin esas amacının anlama ve açıklama faaliyeti olduğunun her zaman farkında olan bir insan olması. Bence bunlar önemli şeyler. Miras denince ben bilimsel mirası anlıyorum. Akademik kültür olarak, bir titizlik biçimi olarak bunu anlıyorum. Bu da bence sahip çıkılacaksa, çıkılması gereken taraflarından biri."

Eserlerinin her zaman okunması, kritik edilmesi ve geliştirilmesi gerektiğini vurgulayan Arlı, yer yer belki reddedilmek pahasına düşüncede ve araştırmada belli bir ilerlemeye yol açabilecek şekilde kullanılmaya devam edilmesinin o araştırmaya aslında saygının bir biçimi olduğunu da sözlerine ekledi.

Kaynak: aa