İSTANBUL (AA) - İREM DEMİR - Osmanlı döneminde inşa edilen çeşmeler, günümüzde de İstanbullulara ve kentte yaşayan canlıların su ihtiyacını karşılamaya devam ediyor.
Medeniyet tarihinde önemli yer tutan suyun canlılara ulaştırılması amacıyla Osmanlı döneminde çeşitli yollar arandı. Kent dışından su yollarıyla şehre getirilen sular inşa edilen sarnıçlarda depolandı. Suyun insanla buluşturulmasına önem verilen imparatorluk döneminde herkesin suya ulaşabilmesi için çeşmeler inşa edildi.
Bu doğrultuda kentin birçok noktasında yapılan irili ufaklı çeşmeler kenttekilerin su ihtiyacını karşıladı. Bu çeşmelerin bazıları yıllar içinde kayboldu, bazıları ise günümüze kadar ulaştı.
Osmanlı'dan miras kalan çeşmelerin bir kısmı restorasyonun ardından kullanıma sokulurken bir kısmı atıl kaldı. Özellikle megakentte simge haline gelmiş bazı çeşmeler, günümüzde hala insanlara ve sokakta yaşayan canlılara hizmet etmeyi sürdürüyor.
- "Sudan en iyi şekilde faydalanabilmek için inşa edildi"
Sanat tarihçisi Süleyman Faruk Han Göncüoğlu, AA muhabirine, bugün medeniyetler tarihinden bahsedilebiliyorsa bunun temelinde suyun yattığını söyledi.
Suyun insanlığın varoluşu olduğunu belirten Göncüoğlu, bu sebepten dolayı insanlığın tarihte suya ulaşma ve suyun sunumunu gerçekleştirmeye çabaladığını belirterek, "Suyun sunumu ve suyun insanlığa gündelik hayatta en iyi şekilde hizmet verilebilmesi, sudan en iyi şekilde faydalanabilmesi için çeşmeler inşa edilmiştir." dedi.
Göncüoğlu, Osmanlı'nın sosyal bir devlet olduğunun en büyük göstergesinin çeşmeler olduğunu, bunların sosyal hayatın içerisinde bütün katmanların ve herkesin bu sudan faydalanmasını sağlayan önemli bir araç haline geldiğini ifade ederek, Osmanlı mimarisi içerisinde çeşmeler mimarisi, tezyinatı, şekilsel yapısı ve zenginliğinin yanı sıra suyun ulaşmasındaki mühendislik altyapısında başarısı bakımından da dünyada emsalsiz olduğunun altını çizdi.
Osmanlı döneminde görevlendirilen bakıcılarının çeşmelerdeki taşları koruduğunu ve temizlediğini dile getiren Göncüoğlu, bazı bakıcıların evlerinin çeşmelerin üstünde olduğunu, bunun örneğinin Üsküdar'da bulunduğunu söyledi.
- "Sadece kuşların su içebileceği çeşmeler oluşturulmuş"
Sanat tarihçisi Göncüoğlu, çeşmelerin sadece insanların su ihtiyacını karşılamadığını ifade ederek, "Sümbül Efendi Türbesi'nin bulunduğu avlu içerisinde kuşların su içmesi için çeşme vardır. Onun yanında yine Eyüpsultan'da Kasım Çavuş Camii'nin duvarına bitişik meydan çeşmesi vardır. O çeşmenin duvarında yine kuşların su içmesi için yalaklar oluşturulmuştur. Maltepe'de Feyzullah Efendi Meydan Çeşmesi duvarlarında insanların da ulaşamayacağı noktada sadece kuşların su içebileceği çeşmeler oluşturulmuştur. Bu, dünyada tek örnektir." diye konuştu.
İnsanların sağlığı için Selçuklu döneminde ibrikli sebiller yapıldığını, burada el veya ağız değmeden su içilebildiğini anlatan Göncüoğlu, şöyle devam etti:
"Biz, Anadolu ve İstanbul olmak üzere Selçuklu'dan itibaren Osmanlı'dan günümüze kadar dünyada su medeniyetinin şekil bulmasında, onun insanlığa sunumunda büyük bir başarıyla hizmet etmiş bir milletin, bir devletin, bir kültürün sahipleriyiz. Bu çeşmeler mimari görselliğimiz yanında şehrin dokusu içerisinde, birer canlılık merkezleridir. O yüzden de çeşmelerin akmaması bizim bir kusurumuzdur. Çünkü o çeşmeler aktığında bugün kediler de köpekler de bu sulardan faydalanıyor. Bütün tabiata hizmet veren unsurlardır çeşmeler. Sadece insanlık noktasında düşünmeyelim. Bu yüzden de bununla gurur duymalıyız."
Göncüoğlu, bugün bazı çeşmelerin restore edilip hizmet vermeye devam ettiğine işaret ederek, Üçüncü Ahmet Meydan Çeşmesi veya Üsküdar'daki meydan çeşmeleri gibi çalışmayan birçok yapının da bulunduğunu dile getirdi.
Üsküdar'da bulunan Hüseyin Avni Paşa Çeşmesi'nin tarihi yarımadaya büyükbaş hayvanların aktarım noktası olduğunu, çeşmenin yanında büyükbaş hayvanların su içmesi için yalaklar yapıldığını anlatan Göncüoğlu suyunun şu anda akmadığını vurguladı.
- "Şehirlerimizin sevgiye ihtiyacı var ve biz bu sevgiyi çeşmelerden başlatabiliriz"
Çeşmelerin akmamasının büyük bir eksiklik olduğunun altını çizen Göncüoğlu, Osmanlı'nın sosyal devlet anlayışını çeşmelerle sağladığını söyledi.
Göncüoğlu, bugün tarihi yarımada veya Üsküdar'ın birçok noktasına birçok çeşmenin çalışmadığını, bunun bir noktada hafıza kaybı olduğunu kaydetti.
"İşlemeyen bir unsur, yararlanamadığın bir mimari parça artık senin için çok anlam ifade etmez." diyen Göncüoğlu, aidiyet duygusunun gelişebilmesi ve kimliğin kazanılabilmesi için çeşmeler başta olması suların akması gerektiğini anlattı.
Göncüoğlu, "Tanıdıkça severiz, sevdikçe sahipleniriz. Şehirlerimizin sevgiye ihtiyacı var ve biz bu sevgiyi çeşmelerden başlatabiliriz." ifadelerini kullandı.