Gaziantep’te açılan filografi kursuna katılan kadınlar, hem sanat öğreniyor hem de ürettikleri ürünleri satarak aile bütçelerine katkı sağlıyor.

Osmanlı döneminin unutulmaya yüz tutmuş el sanatlarından filografi, Gaziantep’te kadınların elinde yeniden hayat buluyor. Şahinbey Belediyesi bünyesindeki Dumlupınar Sosyal Tesisi’nde açılan filografi kursuna katılan kadınlar birbirinden değerli eserler ortaya çıkarıyor. Filografi eğitimlerinde kursiyerler, çivi çakma, tel tutma, tel örme ve desen çıkarma tekniklerini öğrenerek sabırla ördükleri tellerden birbirinden değerli güzel eserler yapıyor. Filografi kursunda usta öğreticilerden el sanatlarının inceliklerini öğrenen kadınlar, yaptıkları el emeği göz nuru ürünleri satarak gelire de dönüştürüyor. Tel ve çivilerin kullanıldığı filografi, kadınlar tarafından farklı konseptlerde işleniyor. Kadınlar, ahşap malzemelerin üzerine çakılan çivileri, çeşitli renklerdeki iplik ya da tellerle işleyerek şekillendiriyor.

İki grup halinde toplam 30 kadının eğitim gördüğü filografi kursuna kimi kadınlar çocuklar ile birlikte katılıyor. Kimi zaman ahenkli kimi zaman da uyumsuz çekiç seslerinin hiç eksik olmadığı sınıfta usta eğitmenin talimatları doğrultusunda ahşap bir zemin üzerine çakılmış çiviler arasında teller geçirilerek, belli örgü teknikleri kullanılarak çeşitli desenler meydana getiriliyor. Acemiliğin bitip elin, çekiç, çivi ve tele alışmasıyla kursiyerler de gün boyunca kendi aralarında sohbet ederek güzel eserler ortaya çıkarıyor. Kursta, bir yandan eserler üretilirken diğer yandan da dostluklar pekiştiriliyor.

“Tabloda süsleme ve tepside kullanılan bir sanattır”

Kursta filografi öğretmenliği yapan Türk El Sanatları Öğretmeni Zeynep Şahiner, filografinin Osmanlı döneminin unutulmaya yüz tutmuş el sanatlarından olduğunu söyledi. Filografi kursunun yoğun ilgi gördüğünü söyleyen Şahiner, “Sınıfımızda filografi üzerine çalışıyoruz. Filografi, çivileri ahşap üzerine yan yana sıralı bir şekilde çakarak üzerine tel ve iplik sarılarak desenler oluşturulur. Tabloda süsleme ve tepside kullanılan bir sanattır. Filografi, ilk olarak 17. yüzyılda İran’da ortaya çıkmıştır. Fransa, İsveç ve daha sonra Avrupa ülkelerinden yaygınlaşmıştır. Şu anda günümüze kadar gelen bir sanattır” dedi.

“Alüminyum ve kabartma gibi farklı alanlar üzerinde de çalışıyoruz”

Şahinbey Belediyesi’nin sağladığı imkanlar dahilinde kadınlara filografi sanatını öğrettiklerini ifade eden Şahiner, “Kursiyerlerimiz hem filografi sanatını öğreniyor hem de maddi olarak da kendilerine katkı sağlayabiliyorlar. Alüminyum ve kabartma gibi farklı alanlar üzerinde de çalışıyoruz. Unutulmaya yüz tutmuş el sanatları üzerine kurslarımız var. Filografi yapımı aslında kolay bir sanat, zor değil. Bizim kursta 15 kişi eğitim alıyor. Sabah ve öğle ayrı kurslarımız var” ifadelerini kullandı.

“Kurslarımızda çok güzel gelişim var”

Filografi sanatını öğrenmenin kolay olduğunu belirten Şahiner, “Tabiki uğraş istiyor. Fakat çok güzel ilerliyoruz. Kursumuza da bayağı bir katılım oluyor. Kurslarımızda çok güzel gelişim var. Ortaya güzel eserler çıkıyor. Kursiyelerimize maddi olarak da katkı bulunuyoruz, siparişlerimiz oluyor. Çivi ve çekiç işi her ne kadar erkek işi olsa da bayanlarımızın eli de tabi ki çivi ve çekiçe yakışıyor” ifadelerine yer verdi.

"Bu kursa gelmek çok hoşumuza gidiyor"

Kursiyerlerden 55 yaşındaki Adile Akdal, filografi sanatını sevdiği için kızıyla birlikte kursa katıldığını belirterek, “Filografi sanatı kursuna 4 aydır geliyorum. Bu imkanı bize sağladığı için Şahinbey Belediye Başkanı Mehmet Tahmazoğlu’na çok teşekkür ederim. Filografi yapmak bize terapi gibi geliyor. Çivilerle tellerin dans etmesi ve güzel eserler çıkartmak bizim çok hoşumuza gidiyor. Özellikle son zamanlarda Mescid-i Aksa tablosu çalışıyoruz. Mescid-i Aksa tablosunu çalışırken maneviyat hissi taşıyoruz ve bu kursa gelmek çok hoşumuza gidiyor. Arkadaşlarımızla birlikte güzel eserler yapmak hoşumuza gidiyor. Aynı zamanda aile bütçemize de katkıda bulunuyoruz. Bu kurstan çok memnunuz. Bu imkanları bize sağlayan herkesten Allah razı olsun” şeklinde konuştu.

“Mescid-i Aksa tablosunu çalışırken maneviyat hissi taşıyoruz”

Filografi kursuna 2 yıldır geldiğini ve şu anda Mescid-i Aksa tablosu yaptığını belirten Bahar Aytekin, “Filografi sanatını seviyorum. Arkadaşlarım sayesinde filografi kursuna geldim. Kursumuzda bir arkadaş ortamı oluştu. Bu kursu benimsedik. Gazze’deki çocuklara, mümin kardeşlerimize ve Gazzelilerin bu yaşadıklarına çok üzülüyoruz. Gazze’deki bu içler acısı olan durumu gördüğümüzde çok kötü oluyoruz. Rabbim bu durumu kimseye yaşatmasın. Allah’ım inşallah kendilerini bu durumdan kurtarır. Mescid-i Aksa’mızı gururla, sevgiyle ve övgüyle yapıyorum” diye konuştu.

Kaynak: iha