ÇANAKKALE (AA) - BURAK AKAY - Osmanlı mutfağından bugünlere gelen Gelibolu peynir helvasının, coğrafi tescil almasının ardından yurt içi ve yurt dışı pazarlarda tanıtımı için çalışma yapılacak.
Gelibolu peynir helvası, ustaları tarafından asırlardır değişmeyen tarifiyle üretilerek damakları tatlandırıyor.
Çanakkale'ye il dışından gezmeye gelenlerin tatmadan ayrılmadığı, yanlarında götürdüğü, raf ömrü 10 günü bulduğu için Türkiye'nin dört bir yanına hatta yurt dışına kargoyla gönderilen Gelibolu peynir helvası, Gelibolu Ziraat Odasının başvurusu sonucu geçen ay Türk Patent ve Marka Kurumunca mahreç işareti olarak tescil edildi.
Geçmişi 1354 yılında Türklerin Anadolu'dan Rumeli'ye geçişlerinin ardından yanlarında getirdikleri malzemelerle hazırladığı tarife dayanan helvada sadece tuzsuz taze peynir, un ve şeker bulunuyor. Sabah köylerden toplanan sütler kaynatılıp peynir haline getiriliyor. Taze peynir bakır kazanlarda un ve şekerle karıştırılıp yaklaşık 1 saatte helvaya dönüşüyor.
Gelibolu Ziraat Odası Başkanı Erkan Kaya, AA muhabirine, Çanakkale'ye 15'inci, Gelibolu ilçesine ise ilk coğrafi tescilli ürününü kazandırmanın mutluluğunu yaşadıklarını söyledi.
Tescilin, yıllık üretimi yaklaşık 100 ton olan Gelibolu peynir helvasının gelecek kuşaklara aktarılmasındaki önemine dikkati çeken Kaya, bu tatlının çok beğenilen ve tercih edilen bir ürün olduğunu dile getirdi.
Bu tatlının aslında bir "çoban helvası" olduğunu anlatan Kaya, şu bilgileri verdi:
"Türklerin, 600 küsur yıl önce Anadolu'dan Rumeli'ye geçişleri esnasında yanlarında getirmiş oldukları gastrokültürel bir değer. Gelibolu peynir helvası, geçmiş dönemlerde sürü sahiplerinin koyunlarının yünlerinin kırkım zamanı yardıma gelen misafirlerine ikram etmek için yaptıkları bir çoban helvası. Bir yandan kırkım yapılırken bir yandan da taze sütlerden elde edilen peynir, un ve şeker ile karıştırılıyor ve bu özel lezzet ikram ediliyor. O zamandan bugüne de bu kültür yöremizde doğallığını, o günkü tadını, lezzetini bozmadan devam etmekte."
- "Üretici firmalarla helvamızın tanıtımı için çalışmalar yapacağız"
Helvada katkı maddesinin olmadığını aktaran Kaya, helvanın ustaları tarafından günlük sütlerden üretildiğini ifade etti.
Bu helvanın tadını bilenlerin yeniden deneyimlemek istediğini vurgulayan Kaya, "Helvamızın içinde yumurta ve irmik yok. Zaten lezzet anlamında da Gelibolu'nun peynir helvasını diğer helvalardan ayıran en büyük özellik bu. Bu nedenle de yapılış yöntemi ve lezzeti hiç değişmedi." dedi.
Kaya, Gelibolu peynir helvasının tanıtımına ağırlık vereceklerini, yurt içi ve yurt dışında fuarlara katılacaklarını bildirdi.
İlçenin stratejik bir konumda yer aldığını anımsatan Kaya, "İstanbul'dan ve özellikle Avrupa'dan gelen misafirlerimiz ilçemizden geçiyorlar, bu lezzeti tanıyorlar ve mutlaka tadına bakıyorlar. Bölgemizde en çok tercih edilen bu lezzetin tanıtımı için, yurt dışı pazarlarda, fuarlarda anlatmak için Ziraat Odası yönetimi olarak elimizden gelenin fazlasını yapmak istiyoruz. Üretici firmalarla helvamızın tanıtımı için çalışmalar yapacağız. Bu en büyük hedeflerimizden biri." diye konuştu.
Kaya, coğrafi işaretin satışların artması ve yeni pazarlar açılması bakımından önemli avantajlar sağlayacağına inandıklarını sözlerine ekledi.
Gelibolu Belediye Başkan Yardımcısı Süleyman Burak Batır da helva üreticisi aile şirketinin 6'ncı kuşak temsilcisi olarak, Ziraat Odası yönetimiyle uzun süredir mahreç işareti tescili konusunda çalışma yürüttüklerini belirtti.
Tescilin hem doğru ürünün tüketiciyle buluşmasını hem de önemli bir gastronomik değerin geleceğe aktarılmasını sağlayacağını dile getiren Batır, şunları kaydetti:
"Köklü bir firma olarak aile arşivlerimizi açıp bu sürece destek vererek, geçmişi 1800'lü yıllara dayanan Osmanlı'nın ilk yazılı yemek yazması Kitab'üt Tabbahin'de bile bugün bizlerin kullandığı reçetenin bire bir aynısı yer alan Gelibolu peynir helvasının coğrafi işareti ile tescil edilmesi hem memleketimiz için hem de ailemiz için tarifsiz bir gurur. Dileğimiz memleketimizde hem bu tür faaliyetlerin sayısı hem de bu tür faaliyetlere sahip çıkan kurumlarımızın sayısı günden güne artsın. Böylelikle de dünya çapında bir marka değeri olan Gelibolu'nun hak ettiği şekilde tarihinin ve kültürünün de geleceğe taşınması mümkün olsun."