Atatürk Üniversitesi, Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Savaş Eğilmez, modern orduların mimarı Türk Ordusu’nun 2233 yaşında olduğunu belirterek, “Türk ordusunu denemeye kalkmak, çok büyük bir hata olur” dedi.

Türk Kara Kuvvetlerinin 2233’üncü kuruluş yıl dönümüne ilişkin değerlendirmelerde bulunan Doç. Dr. Savaş Eğilmez, “Bugün ki modern ordularında temelini atmış olan Türk ordusu tam 2233 yaşına girdi. Tarihi incelediğimiz zaman, Türk ordusunun diğer bütün yerleşik ve göçebe kavimlerin ordulardan tamamen farklı özelliklere sahip olduğunu görürüz” dedi.

Ordu Millet Anlayışı

En önemli farklardan birisinin diğerlerinin aksine Türk ordusunun “ücretli” bir ordu olmadığını ifade eden Doç. Dr. Savaş Eğilmez,”Diğer devletlerde askeri güç genelde ücretli askerlerden oluşurdu. Öyle ki ortaçağ da birçok Türk genci de Roma, Bizans ve Abbasi hilafet ordularında ücret karşılığında savaşmışlardır.

Diğer bir fark; Türklerde kadın-erkek, yaşlı-genç herkes ve her an savaşabilecek durumda olup, Türklerin sporları, eğlenceleri ve avlanmaları bile savaş tatbikatları niteliğinde idi. Hakanın özel muhafız kıtaları dışındaki merkez orduları, barış döneminde idari teşkilatta yüksek mevkilerde görev yapan kişilerin komutasında ve sorumluluğu altında bulunurdu. Türk ordusunun diğer milletlerin ordularından diğer bir farkı ise temelde süvarilerden kurulu olması idi. Yani atlı kuvvetler yanında yer alan ve daha çok yardımcı kuvvet sınıfına giren piyadelerin sayısı oldukça azdı.

Eski Türk ordusunda en büyük askeri birlik 10 bin kişilik kuvvetten oluşurdu. Bu birliklere “tümen” adı verilirdi. Tümenler 1000’lere, 100’lere, 10’lara ayrılmış ve başlarına binbaşı, yüzbaşı ve onbaşı gibi komutanlar tayin edilmişti. Yabancı ordularında Türklerden alıp kullandığı bu onlu sistem ilk kez Asya Hun Hükümdarı Mo-tun (Mete) devrinde (m.ö. 209-174) kullanılmıştır. Bu sisteme sıradan bir askeri teşkilat olarak bakmak çok yanlıştır. Bu sistem Türk toplumunda sosyal ve idari bakımdan önemli bir işleve sahipti. Bir ve beraber olma noktasında çok önemli bir katkı sunuyordu. Bu durum Türk devletinin askeri karakterini açıkladığı gibi, Türkler için neden “ordu-millet” tabirinin kullanıldığının en açık izahıdır” diye konuştu.

Sevk ve İdarede İlk Konserve Et Uygulaması

Büyük Türk İmparatorlukları (Asya Hunları, Avrupa Hunları, Gök Türkler) devirlerinde, o çağların en kudretli askeri gücünü meydana getirmiş olan Türk ordularının asker sayısının oldukça fazla olduğunu anlatan Doç. Dr. Savaş Eğilmez, açıklamasını şöyle sürdürdü; “Türkler zamanının ve çevrenin en zor şartları içinde dahi yiyecek ve malzeme ikmallerini kolayca yapmak çarelerini bulmuşlardı. Başka orduların arkalarından, askeri beslemek için binlerce baş sığır sevk etmek zorunda kalınırken, Türkler yiyecek ihtiyaçlarını et konservesi ile karşılıyorlardı. Konserve et, Çin’de ve Avrupa’da ortaya çıkmadan en az 10 asır önce Türkler tarafından biliniyor ve bazı Latin yazarlarının Hunların çiğ et yediklerinden bahsetmeleri, eğerlere bağlı çantalarda taşınan bu kurutulmuş et konservesini tanımamalarından ileri geliyordu.

Çağının Ötesinde Türklerin Milli ve Yerli Silahları

Her çağın tekniğine göre en etkili silahlar ile donatılmış Türk ordularında, başlıca silah ok ve yay idi. Ok ve yay bir av aleti olarak eski çağlarda hemen bütün topluluklarda görülür. Fakat Türkler ok ve yayı etkili bir savaş silahı haline getirmişler ve kendi savaş taktikleri için en iyi şekilde değerlendirmişlerdir. Türk okçularının etkili menzili 450 metre civarındaydı. Türkler dolu dizgin giden at üzerinde her tarafa ok atmayı çok iyi biliyorlardı. Yakın muharebede de mızrak, süngü, kalkan ve kılıç kullanırlardı.

Turan (Kurt) Taktiği

Tarihi Türk savaş taktiğinin iki önemli özelliği vardı; Bunlar sahte ricat ve pusu idi. Yani kaçıyor gibi geri çekilerek, düşmanı, çembere almak üzere pusu kurulan bölgeye kadar çekmek (Kurt Oyunu). Bu savaş usulüne Türk yurdunun eski adından dolayı Turan Taktiği denilmiştir. Hatta daha sonraki çağlarda bile bu taktik kullanılarak Malazgirt (1071), Niğbolu (1396) ve Mohaç (1526) gibi zaferler kazanılmıştır.

Türk Ordusunu Denemeye Kalkmak, Çok Büyük Bir Hata Olur

Evet bugün Türk Milletinin sahip olduğu ordu en az 2233 yaşında. Ve bu yaşla doğru orantılı olarak güçlü, tecrübeli ve kutsal bir yapıya sahiptir. Binlerce yıldır ne için var olduğunu bilir ve ona göre hareket eder. Türk halkıyla aynı şeyi düşünür, aynı şey için mücadele eder ve aynı ideal uğruna vardır. Çünkü Türk ordusu; Türk Milletinin kendisidir. Türk milletiyle tıpa tıp aynı karakteri taşır. Aynı milleti gibi çok sabırlıdır ve sabrı taştığında da onu durduracak hiçbir güç yoktur. Tarih bize, Türk ordusunu denemeye kalkmanın, büyük bir felaketi çağırmayla eş değer olduğunu defalarca göstermiştir.”

Kaynak: iha