İstanbul’da üçüncü en büyük Mevlevihane olan Kasımpaşa Mevlevihanesi 99 yıl aradan sonra hizmete açılacak. Üç yüz sene boyunca Osmanlı medeniyetinde insan yetiştiren irfan ocakları arasında yer alan ve Vakıflar Genel Müdürlüğü mülkiyetinde olan Kasımpaşa Mevlevihanesi, 11 Mayıs Cumartesi günü kapılarını açıyor.
17’nci yüzyılın mirası, İstanbul’un Galata ve Yenikapı Mevlevihanesinden sonra üçüncü büyük Mevlevihane olan Kasımpaşa Mevlevihanesi, 99 yıl aradan sonra yeniden kapılarını açmaya hazırlanıyor. Kurulduğu tarihten itibaren üç yüz sene boyunca Osmanlı medeniyetinde insan yetiştiren irfan ocakları arasında yer alan ve Kültür ve Turizm Bakanlığı Vakıflar Genel Müdürlüğü mülkiyetinde olan Mevlevihane, 99 yıl aradan sonra yeniden hizmet etmek için açılıyor. İnsan ve İrfan Vakfı tarafından aslına uygun restore edilen yapı, tasavvuf, eğitim ve sanat alanlarında insanların yetişmesine hizmet etmek 11 Mayıs Cumartesi günü açılacak.
Mevlevihane’nin bahçe kısmında bulunan atölyeler öğrencilere hizmet verecek. Öğrenciler bir yandan Tarihi Mevlevihane’de eğitim görürken, öte yandan kurulan bu atölyelerde el sanatı gibi alanlarda kendilerini geliştirebilecek.
“Mevlevilik kültürüne geniş bir katkı sağlayacağını düşüneceğimiz çalışmalar olacak”
Kasımpaşa Mevlevihanesi hakkında bilgi veren İlyas Ozan Kaya, “Kasımpaşa Mevlevihanesi İstanbul’un açılan 3. Mevlevihanesi. 1650’li yıllarda Sırrı Abdi Dede önderliğinde açılıyor. Daha sonra da 1925 yılına kadar hiç inkıyada uğramadan 300 yıl boyunca medeniyetimizin ihtiyacı olan insan yetiştirme vazifesiyle görevini devam ettiriyor. 1925’te tekkeler kapatıldıktan sonra günümüz tarihine kadar burası çeşitli amaçlar için kullanılmış. Önce Semaver Güreş Kulübü olarak kullanılmış, güreş müsabakalarına ev sahipliği yapmış. Harem kısmı ilkokul olarak kullanılmış. Daha sonra ihtiyaç sahiplerine odalar vakıflar tarafından kiralanmış. Bir süre sonra da 1970’li yıllardan sonra da yanarak kül olmuş. 2016 yılında da devlet büyüklerimizin gayretleri ve hüsnü niyetleriyle Hüseyin Vassaf Bey’in Sefine’sinde altın kafestir dediği bu güzel mekan ihlal edilmeye başlanmıştır. Bugün de inşallah çok kısa bir süre sonra açılışımızı gerçekleştireceğiz ve mekan olarak aslına rücu ederek insanlığa hizmet etmeye devam edecek. Bura tıpkı eskiden olduğu gibi tasavvuf eğitim ve sanatlarıyla birlikte bu zamanda da hizmet etmeye gayret edeceğiz. Bu minimalde Mesnevi ve Mesnevi Hanlık çalışmalarımız olacak aslına ve geleneğe uygun bir şekilde. Mevlevilik kültürüne geniş bir katkı sağlayacağını düşüneceğimiz çalışmalar olacak” ifadelerini kullandı.
“Evliya Çelebi’yi bütün dünya tanıyorsa bu Mevlevihane’de Abdullah Dede’nin tabiriyle başlıyor”
Mevlevihane’nin Evliya Çelebi üzerinde etkisini ve tarihi önemini vurguladığı hikayeyi anlatan Kasımpaşa Mevlevihane’sinin kurucu temsilcisi Abdurrahman Tevruz. “Evliya Çelebi bu minyatürde anlattığımız Zehra Kaku hocamızın yaptığı hikâye de şöyle; Evliya Çelebi 1630 yılında bir rüya görüyor. Bunu kendi kitabında yazdığı için biliyoruz. O rüyasını Abdullah Dede’ye anlatıyor. Üsküdar’dan Kasımpaşa Mevlevihane’sine geliyor. Bu odada Abdullah Dede’ye rüyasını anlatmak üzere müsaade istiyor. Abdullah Dede de “Buyur evlat” diyor. Evliya Çelebi rüyasında Peygamber efendimizi(sallallâhu aleyhi ve sellem) görüyor ve ona “Şefaat ya Resulallah” diyeceğine “Seyahat ya Resulallah” diyor. Sonra dilim sürçtü diyor ve çok üzülüyor rüyasında. Abdullah Dede de, “Halbuki sana söylettiler” diyor Evliya Çelebi’ye. Seyahatnameyi, Evliya Çelebi’yi bütün dünya tanıyorsa bu odada bu Mevlevihane’de Abdullah Dede’nin tabiriyle başlıyor” dedi.