İSTANBUL (AA) - ÖMER FARUK MADANOĞLU - Japonya'da son 15 yıldır Müslüman karşıtlığının yükseldiği ve İsrail'in 7 Ekim 2023'te Gazze'ye başlattığı saldırılar sonrası arttığı belirtildi.
Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Kayyım Naoki Yamamoto, AA muhabirine, ülkesi Japonya'da son yıllarda artan Müslüman karşıtlığını ve bunun yabancı düşmanlığıyla ilişkisini değerlendirdi.
İslam'la 15 yıl önce tanışan ve Türkiye'de yıllardır akademik çalışmalarını sürdüren Yamamato, Japonya'da aşırı sağ partilerin oylarının yükselmesiyle Müslümanlara karşı nefret söylemlerinin fazlalaştığını söyledi.
Yamamoto, Japonya'da uzun yıllardır var olan zenofobinin (yabancı düşmanlığı) İsrail'in Gazze saldırıları sonrası Müslüman karşıtlığına dönüştüğünü aktararak, "Japonya şu an negatif değişim yaşıyor. Ülkede son 15 yılda yabancı düşmanlığı ve Müslüman karşıtlığı katlanarak arttı. Japon hükümeti artan Müslüman karşıtlığının nasıl bir sorun oluşturacağının farkında değil." dedi.
İsrail'in saldırıları sonrası Japonya'da Müslüman karşıtlığının tarihinde hiç olmadığı kadar yükselişe geçtiğine dikkati çeken Yamamoto, "Japonlar zaten siyasi ve toplumsal olarak ABD'yi takip eder. ABD'nin Gazze saldırıları sırasında İsrail yanlısı bir tutum sergilemesi Japonların da Filistin ve Müslüman karşıtı olmasına neden oldu." görüşünü paylaştı.
Yamamoto, İsrail'i destekleyen Japonların, ülkedeki Müslüman karşıtı kampanyalara da ön ayak olduğunu kaydederek, İsrail yanlısı lobilerin sadece Filistin'e değil diğer Müslüman ülkelere karşı da nefret yaydığını ifade etti.
- Japonya'da aşırı sağcılar dezenformasyon yapıyor
Japonya'daki Müslüman karşıtlığının artarak devam edeceği değerlendirmesinde bulunan Yamamato, açıklamasını şöyle sürdürdü:
"Genç Japonlar artık evlenmiyor ve nüfus artmıyor fakat dışardan gelen yabancılar evleniyor ve üstüne çok çocuk sahibi oluyorlar. Bir de yabancılarla evlenen Japonların artması ülkedeki faşistlerin kızmasına ve Müslümanları hedef tahtasına koymasına neden oluyor. Japonya, zaten tarihi boyunca yabancı kültürlere açık bir toplum olmamıştır. Japonya tarihinin hiçbir döneminde bu kadar yabancıyla bir arada yaşamadı, öyle bir tecrübemiz yok."
Yamamato, yaşlanmakta olan ülkeler arasında yer alan Japonya'nın yabancı işçi gücüne ihtiyaç duyduğuna işaret ederek, "Japon hükümetinin iş gücü kaybını engellemek için yurt dışından çalışacak kişileri getirmesi ülkedeki yabancı düşmanlığını tetikledi." diye konuştu.
Ülkedeki aşırı sağcı grupların, göçmenlerin olumsuz yanlarını haberleştirerek kamuoyu oluşturmaya çalıştığından bahseden Yamamato, "Aşırı sağcılar, eğer yabancılar ülkeye gelirse güzel bir gelecek ve ekonominin olmayacağı yönünde dezenformasyon yapıyor. 'Japonya'yı yabancılardan ve Müslümanlardan korumamız gerekiyor. Japonya, gerçek Japonlarındır, bu istilaya karşı bir şey yapmamız lazım' gibi söylemlerle kendilerine taraftar topluyorlar." ifadesini kullandı.
- "Müslüman olmadan önce diğer dinlere ait kitapları da okudum"
Yamamato, İslam'la 15 yıl önce üniversite hocası sayesinde tanıştığına değinerek, İslamiyet'i kabul etmeden önce Kyoto Üniversitesinde klasik Arapça eğitimi almaya başladığını söyledi.
Üniversite hocasının tavsiyesi üzerine Mısır'ın başkenti Kahire'ye gittiğini ve orada Müslüman olduğunu anlatan Yamamato, şu ifadeleri kullandı:
"Müslüman olmadan önce diğer dinlere ait kitapları da okudum, inceledim ama hiçbiri bana hitap etmedi. Ben toplum arasında yaşayan bir din arıyordum yani sadece bir kurallar zincirine bağlı olan bireysel bir şey aramıyordum. Kahire'ye ramazan ayında gittim ve onların birbirleriyle yardımlaşmaları, dayanışmaları beni etkiledi ve Müslüman oldum. Kahire'de sanki eskiden Japonya'da da olan ama kaybedilmiş insani ruhun devam ettiğini gördüm."
Yamamato, dindar olmayan ailesinin din değiştirmesine olumsuz yaklaşmadığını ancak başka Japon ailelerin bu duruma tepki gösterebileceğini belirterek, "Yeni Müslüman olan Japonlar din değiştirdikleri için sorun yaşıyor. Bu tepkinin büyük ya da küçük olması aileden aileye değişiyor." şeklinde konuştu.
- Japonya'da aşırı sağın yükselişi
Japon siyaset sahnesinde 2000'lerin başında küçük kitleler halinde başlayan aşırı sağ aktivist hareketler zamanla geniş kitlelere yayıldı.
Zaitokukai adlı 2006'da kurulan aşırı sağ grup, "ülkedeki Korelilerin, Çinlilerin ve diğer göçmenlerin Japonya'yı istila edeceği" iddiasıyla eylemlere başladı.
Grubun kurucusu Makoto Sakurai, 2016'daki Tokyo valilik seçiminde aldığı yüzde 1,8 oyu, 2020 seçiminde yüzde 2,9'a çıkardı.
Genellikle yabancı karşıtı gençleri sosyal medya platformları üzerinden bir araya getiren Zaitokukai, "Japonya'nın sadece Japonlara ait olduğunu ve yabancıların ülkenin ilerlemesinin önünde engel teşkil ettiğini" ileri sürüyor.