İYİ Parti Bursa Milletvekili Selçuk Türkoğlu, TBMM’ye verdiği soru önergesinde, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’a, “Fener Rum Patriği Bartholomeos barış görüşmeleri gibi “devletlerarası hukuku” ilgilendiren bir toplantıda neyi veya kimi temsil ederek o masada hangi sıfatla oturmuştur?” diye sordu.BURSA (İGFA) - Fener Patrikhanesi’nin, Lozan Antlaşması çerçevesinde, sadece Türkiye’deki Rum Ortodoks cemaatinin dini kurumu olduğuna işaret eden İYİ Parti Bursa Milletvekili Selçuk Türkoğlu, “Oluşmasına fırsat ve onay verdiğiniz kabul edilemez durum, Türkiye’nin bağımsız bir devlet olduğunu kabul ve teyit eden Lozan Antlaşmasının ihlali değil midir?” diyerek de diğer soruları sıraladı.

İYİ Parti Bursa Milletvekili Selçuk Türkoğlu’nun söz konusu soru önergesinde şu sorulara yanıt aradı:

"SORU 1- İsviçre’deki Ukrayna Barış Konferansı’na, Fener Rum Patriği Bartholomeos, iddia edildiği gibi “Ekümenik” sıfatıyla mı oturmuştur?
SORU 2- Bu sıfatla oturmuşsa, bu olay Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı’nın bilgisi dahilinde mi yaşanmıştır?
SORU 3- Şayet öyleyse; Bartholomeos barış görüşmeleri gibi “devletlerarası hukuku” ilgilendiren bir toplantıda neyi veya kimi temsil ederek o masada oturmuştur?
SORU 4- Fener Patrikhanesi, Lozan Antlaşması çerçevesinde, sadece Türkiye’deki Rum Ortodoks cemaatinin dini kurumuysa, bu durum Türkiye’nin bağımsız bir devlet olduğunu kabul ve teyit eden Lozan Antlaşmasının ihlali değil midir?
SORU 5- Bu hamle; ABD’nin de desteklediği, Fener Patrikhanesini “Vatikanvari” yetkilerle donatma ve dünyadaki tüm Ortodoks cemaatinin temsilcisi sıfatıyla güçlendirmesine fırsat vermez mi?
SORU 6- Büyük Ortadoğu Projesiyle doğudan kuşatıldığı, sığınmacılar operasyonuyla da adeta içeriden işgale çalışıldığı tartışılan ülkemizin; bu kez de Batı’dan, “dini liderlik kılıfı altında” zayıf düşürülmek istenmesine, Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı, devletimiz adına “resmi bir tavır” geliştirecek midir?
SORU 7- Ülkemizin hak ve menfaatlerini; Ukrayna barışına feda etmenin toprak bütünlüğümüzü ve dahi bağımsızlığımızı tehdit eden, “kabul edilemez bir taviz” anlamına geliyorsa, bunun çok daha “ağır bedeli” veya milletimizin bugün için öngöremediği “gizemli kazancı” ne olacaktır?”

Kaynak: igf