İSTANBUL (AA) - HANDENUR ÖZDEMİR - Tuzla’da, aile arazisine ektikleri lavantanın mor tonlarının hakim olduğu bahçe kuran 3 kadın girişimci, hem ziyaretçilerini çeşitli dekorlarla ağırlıyor hem de hasat ettikleri üründen yağ, kolonya ve sabun üretip gelir elde ediyor.
Özlem İş ile görümcesi Ayla Demirkoparan ve akrabaları Sıdıka Kızıltaş'ın sahibi olduğu "Mor Bahçe" isimli arazi, kente yakın olması, ulaşım kolaylığı ve görsel güzelliği nedeniyle ziyaretçilerin ilgi odağı haline geldi.
Ziyaretçiler, bahçede el emeğiyle hazırlanan dekorlar önünde fotoğraf çektirip, sosyal medyada paylaşıyor.
Sosyal medya fenomenlerinin de uğrak mekanı haline gelen bahçeye aileler de geliyor.
Bahçe, hasat işlemleri nedeniyle temmuz ayının ortasına kadar gezilebiliyor.
Kuruculardan Özlem İş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 3 yıl önce eşinin de desteğiyle kayınvalidesine ait 2,5 dönümlük araziye lavanta fideleri ektiğini söyledi.
Lavanta bahçelerinin kendisini cezbettiğini dile getiren İş, "Eşim tek başıma zorlanacağımı, kendi ablalarıyla birlikte çalışırsa daha iyi olacağını söyledi. 'Çok iyi bir fikir.' dedim, hemen ablalarımı aradım. Onlar da sağ olsunlar, beni kırmadılar. 'Tam destek arkandayız.' dediler. Hep birlikte bu işe girdik." dedi.
İş, bilgi almak için Tuzla İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğüne başvurup, sonrasında lavanta fidelerini aldıklarını kaydetti.
Kasım ayında tarlayı sürerek, çok güzel hale getirdiklerini anlatan İş, şöyle devam etti:
"Sonrasında fidelerimizi bir bir ektik. Ektikten sonra can suyu verdik. Sonra bu bitkilerin çok su istenmediği söylendi. Böylece bir daha sulamamıza gerek kalmadı. Çünkü kasımdan sonra yağmurlar başladı. Mart geldi, çok bekledik. 'Bu çiçekler hep böyle mi kalacak, nasıl yeşerecek?' derken nisan ayında bizi şaşırtmaya başladılar. Birdenbire yeşerdiler, filizlerini vermeye başladılar. Bahçe değişik bir hal aldı ve çok güzel oldu. Ot bakımını yaptık, gübreledik. İlk seneyi burada ailece hem keyif yaparak hem çiçeklerimize bakarak geçirdik. Geçen sene de çiçeklerimiz daha da büyüdü."
Özlem İş, ailesiyle birlikte el emeğiyle çeşitli dekorlar hazırladıklarını söyledi.
Gelin ve damatların fotoğraf çekilmesi için salıncak koymayı hayal ettiklerini dile getiren İş, "Sonrasında bir gün bahçenin kapısını açık gören herkes bir bir girmeye başlayınca 1 kişi, 10 kişi olarak bize geri döndü. Ziyaretçilerimizin akınına uğradık. Sağ olsunlar bizi hiç yalnız bırakmadılar. Arkasından her gelen kişi bir başkasını getirdi. Bu da bizi çok mutlu etti. Çünkü insanın emeğinin karşılıksız kalması üzer ama biz karşılığını çok beğenilerek aldık. Biz de onları memnun edebilmek için elimizden geleni yapıyoruz." diye konuştu.
İş, lavantanın bir bebeği büyütür gibi bakımını yaptıklarını, ilk yıl sadece birkaç tomurcuğun yeşerdiğini, geçen yıl ise çiçeklerin kendini daha da gösterdiğini sözlerine ekledi.
Girişimci Sıdıka Kızıltaş, bahçeyi kurmadan önce girişimcilik sürecinde zorluklar yaşadıklarını kaydetti.
Vakit geçtikçe oturacak bir iş yaptıklarını vurgulayan Kızıltaş, "Kendi çabamızla çıkarttığımız yağlarla burayı çevirmeye çalışıyoruz. Lavantalar uyuyacak, mayısta uyanmaya başlayacak. Çiçekler yavaş yavaş güneşten dolayı dökülecek. Ondan sonra hasat edip bunları götüreceğiz. Buharlı makinelerde suyunu, yağını çıkartıyoruz, kullanmaya çalışıyoruz. Bu, bizim için güzel bir yolculuk oldu." ifadelerini kullandı.
Kızıltaş, zamanla hasat ettikleri lavantanın fabrikada kimyagerlerce işlendiğini, lavanta suyu, yağ, kolonya ve sabun imal ettiklerini, tohumlarını da kurutup satarak ek gelir elde ettiklerini belirtti.
Ailelerinin yanında olmalarının kendisini motive ettiğini anlatan Kızıltaş, "Çocuklarımız, torunlarımız geliyor, burada oynuyorlar. Bizler de onlarla birlikte çapalarımızı yapıyoruz, sohbet ediyoruz, müzik dinliyoruz, konuşuyoruz. Burada dertleşiyoruz, yeri geldiğinde gülüyoruz ve ağlıyoruz." dedi.
- Kadınların yapamayacağı hiçbir iş yok
Ayla Demirkoparan, girişimci kadınların sürekli hayallerinin peşinden koşup, hedeflerine ulaşmak için inanmaları gerektiğini söyledi.
Bahçeye kurdukları dekorları daha çok çeşitlendireceklerini dile getiren Demirkoparan, "Bu işe küçük küçük başladık. Her sene başka konseptler yapıyoruz. Aklımızda başka konseptler ve süslemeler var. Bu işi daha da geliştirmek, daha güzel yerlere gelmek istiyoruz. İnsanlardan güzel duyumlar aldıkça daha da güçleniyoruz. Daha çok emek vermek istiyoruz." diye konuştu.
Demirkoparan, ziyaretçilerden çok güzel tepkiler aldıklarını, en büyük desteği ailelerinin verdiğini, birlikte çalıştıkça kuvvetlendiklerini söyledi.
- "Yağ kalitesi itibarıyla yetiştiricilikte tercih edilen bir bitki"
Tuzla İlçe Tarım Müdürlüğünde ziraat mühendisi olarak görev yapan Bülent Kutlay, lavantanın kurak, sıcak bölgelerde verim veren, Akdeniz iklimine uygun bir bitki olduğunu söyledi.
Lavantanın toprak hususunda seçici olmadığına dikkati çeken Kutlay, "Deniz seviyesi olarak 600 metreden başlayıp yukarıya doğru yaklaşık 2000 metreye kadar geniş yelpazede yetiştiriciliği yapılabilir." dedi.
Lavantanın kozmetik ve tıbbi sanayide kullanıldığının altını çizen Kutlay, "Bakım şartları iyileştirildiğinde yağ kalitesi itibarıyla yetiştiricilikte tercih edilen bir bitki. Yağlık bitki olarak düşünüldüğü için çeşidi çok önemli. Çünkü yetiştiricilik yapmadan önce hangi çeşidi seçmeniz gerektiği konusunda araştırma yapmanız lazım. Bununla ilgili geliştirilmiş ve kullanılan çeşitler var. Bunlar üzerinden yağlık olarak tercih edilebilir. Güneş alabilen, gölgelik olmayan, toprak açısından da gelişime uygun yerler olması gerekiyor." bilgisini verdi.
Türkiye’de lavantanın yağ üretimi için "lavandula angustifolia" çeşidinin kullanıldığını kaydeden Kutlay, diğerlerinin ise tohum yetiştiriciliği için tercih edildiğini belirtti.
Kutlay, lavanta çiçeklerinin albenisi sebebiyle arıları bal üretimine teşvik ettiğinden bahsederek, 'Bir dönümde yetiştiricilik yaptığınızda yaklaşık 15-20 kilo lavanta balı elde edebiliyorsunuz. Bu da arıların çoğalmasında, üremesinde bize büyük bir avantaj sağlıyor." değerlendirmesini yaptı.
Bu balın içerdiği mineraller açısından faydalı olduğuna, göğüs yumuşatıcı ve ferahlatıcı etkisi dolayısıyla astım hastalarının bunu tercih edebileceğine işaret eden Kutlay, 1 yaş altı çocuklara ise bunun tavsiye edilmediğini kaydetti.
Son zamanlarda lavanta bahçelerine merakın artmasının önemine değinen Kutlay, şunları söyledi:
"Küçük alanda ve getiri itibarıyla ilk etapta yüksek olmadığı için insanlar tercih etmeyebiliyor. Tıbbi ve aromatik bitki yetiştiriciliğinin gelişimi açısından lavanta bahçelerinin artması da bizim için büyük bir önem arz ediyor. Kışa doğru hazırlığını yapmamız lazım. İlk etapta köklerini saldıktan sonra sulama istemiyor ama ilk yetiştiricilikte fideler dikildiğinde belli aralıklarla toprak nemine göre su vermek avantaj sağlıyor. Lavanta, bir dönümde bir kilo azot, fosfat ve potasyum kaldırdığı için gübreleme yapmamız gerekiyor. Analiz sonucuna göre toprağımızın ihtiyacı olan, lavantanın da istediği, gerekli olan bitki besin elementlerini vermek kaliteyi de arttıracaktır, lavantanın daha güçlü olmasını da sağlayacaktır. Bu tarz bakım işleri zamanında doğru bir şekilde yapıldığında yetiştiricilik bizim için kolay olacaktır."
Ziraat mühendisi Bülent Kutlay, lavantanın eterik yağ ve tıbbi aromatik bitki olarak ekonomiye katkısının olduğunu dile getirdi.
Kutlay, Tarım ve Orman Bakanlığının tıbbi ile aromatik bitkilerin geliştirilmesi konusunda dönüm bazında desteklemeleri her yıl duyurduğunu aktararak, "Bakanlığın uç kaleleri olarak hem teşvik edici hem de nelerle karşılaşabileceğini gösterecek şekilde teknik bilgi veriyoruz. Bu şekilde de ekonomiye katkının artmasını diliyoruz." diye konuştu.
- Ufuk açıcı bir çalışma
Lavanta bahçesini ziyaret eden Kübra Demircioğlu, buranın kadının gücünü gösteren bir çalışma olduğunu söyledi.
Demircioğlu, "İstanbul'da böyle bir çalışmanın olması bizler için gayet güzel. Geldiğimizde çay ve kahve içebileceğimiz, fotoğraf çekilebileceğimiz, çocuklarımızı eğlendirebileceğimiz bir alan olmuş. İstanbul'da bu tarz projelerin daha da geliştirilmesi için ufuk açıcı bir çalışma olarak düşünebiliriz." dedi.