Erzurum Teknik Üniversitesi (ETÜ) Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü öğretim üyelerinden Doç. Dr. Hasan Onur Çağlar yürütücülüğünde sunulan “2-5-Oligoadenilat Sentetaz-3 İnhibitörü Olabilecek Bileşiklerin Tasarımı, Sentezi ve Anti-Kanser Aktivite Potansiyellerinin İn Vitro ve İn Vivo Modellerle Değerlendirilmesi” başlıklı proje TÜBİTAK 1001 Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Projelerini Destekleme Programı kapsamında destek almaya hak kazandı.

Baş ve boyun kanserlerinin tedavisinde OAS3 proteininin rolüne odaklanılarak önemli bir yenilik sunulması hedeflenen projede Mersin Üniversitesi Farmasötik Kimya Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Öztekin Algül, Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Biyomühendislik Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Gözde Yalçın Özkat ve ETÜ Yüksek Teknoloji Uygulama ve Araştırma Merkezi (YÜTAM) Öğretim Görevlisi Dr. Neslişah Barlak araştırmacı olarak yer alırken ETÜ Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ömer Faruk Karataş ve Atatürk Üniversitesi Organik Kimya Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Serdar Burmaoğlu danışman olarak yer alıyor.

Geliştirilen projeye ilişkin açıklamalarda bulunan Doç. Dr. Hasan Onur Çağlar, projede OAS3 proteinine spesifik olarak bağlanabilen ve anti-kanser aktivitesi gösteren inhibitörlerin geliştirileceğine dikkat çekerek: “Proje ekibimiz daha önce tamamladığı TÜBİTAK 1002 projesinde, OAS3 proteininin kemoterapi ajanına dirençli baş ve boyun kanseri hücrelerinde yüksek ifade edildiğini ve ifadesel olarak baskılanmasının ise direnç mekanizmasını aşarak bu hücreleri kemoterapi ajanına karşı daha hassas hale getirdiğini ortaya çıkarmıştı. Bu yeni projede ise önceki bulgular temel alınarak OAS3 proteinine özgü geliştirilecek inhibitörlerin etkinlikleri hem in vitro hem de in vivo modellerle test edilecek. Projede geliştirilecek inhibitörlerin, sadece kemoterapiye dirençli baş ve boyun kanseri hücrelerinde değil, aynı zamanda OAS3 ifadesine sahip diğer kanser türlerinde de tedavi etkinliği gösterebileceği öngörmekteyiz. Bu proje, OAS3’ü fonksiyonel olarak inhibe edecek bir molekülün sentezlenmesini ve deneysel koşullarda test edilmesini içeren ilk çalışmadır. Dolayısıyla, in vitro ve in vivo modellerle yapılacak değerlendirmeler sonucunda elde edilecek bulgular, kanser tedavisine yenilikçi bir yaklaşım sunacak” ifadelerini kullandı.

Kaynak: iha