ESNAFIN AVM KABUSU!..
    Çarşı’da, pazarda gezerken hiç dikkatinizi çekiyor mu bilmiyorum.
    Benim dikkatimi çekti.
    Esnaf kesiminin işlerinde belirgin durgunluk var.
    Zaten bu durumdan esnaf memnun olmadığı her hallerinden belli oluyor.
    Çünkü yüzler gülmüyor…
    Özellikle Adapazarı’nda alışverişin yoğun olduğu yerlere bir bakın.
    Alışverişte nabzın yüksek attığı yerlere bir göz atın.
    Mesela; Çark Caddesi’ne, Dar Sokak’a, Katlıpazaryeri’ne bakın…
    Olabildiğince kalabalık var ama alışveriş zayıf…
    Bir çok insan boş boş geziniyor, sadece vitrinleri ve tezgahları seyrediyor.
    Oysa bir başka diyarda, çarşıdaki manzaranın tam tersini görmek mümkün oluyor. Mesela, Serdivan ve Erenler AVM’de, MİGROS’ta, KİPA’da durum çok daha farklı…
    Sanki AVM’ler daha bir kalabalık gibi…
    Belki de bana öyle geliyor.
    Fakat, genel anlamda çarşıda bir büyük rahatsızlık, bir büyük moralsizlik var.
    Anlayacağınız işler iyi gitmiyor.
    Sözün özü şu ki; AVM’ler çarşı esnafını fena halde sıkıntıya sokuyor.
    Düşünün.
    İster Serdivan AVM, ister Erenler AVM olsun. Hangisine gidersiniz gidin, bir baştan öbür başa kadar giyimden, yiyeceği, oyuncaktan eğlenceye kadar ihtiyacınız olan her şeyi bulmanız mümkün…
   Hava soğuk diye veya sıcak diye bir derdiniz de yok.
   Başınıza yağmur düşmüyor, güneş geçmiyor.
   Yoruldunuz mu?..
   Gidin bir kafeteryaya veya restorana, bir yandan çayınızı için, yemeğini yiyin, öte yandan mümkün olduğunca dinlenin…
    Hal öyle olunca, AVM’ler inanılmaz cazip hale geliyor ve insanımız ne yazık ki, AVM’lere kaçıyor.
    Sonra?..
    Sonrasında çarşı, pazar boşalıyor.
    Hele günlerden Cumartesi ve Pazar gibi tatil günleriyse AVM’lerde adım atacak yer kalmıyor.
    Hal böyle olunca, çarşıda pazarda alışverişi durma noktasına gelen esnafın yüzü asılıyor.
    Nasıl asılmasın ki; kira derdi olan, personel maaşı olan, elektrik su, telefon faturası olanlar için ayın sonu hemen geliveriyor…
    Sözün özü; AVM’ler esnafın kâbusu oluyor.
    Dilerim, şehir insanları olarak biraz eskiye döner, esnafımıza sahip çıkıp kucaklarız…
    Yoksa yakın gelecekte esnaf bulmakta zorlanırız…
-------------------------
Siyasette yok sayılmak!..
    Siyaseti yakından takip edenler bilirler. 
    Ne AK Parti’de, ne CHP’de ne de MHP’de “önseçim” diye bir sistem yok.
    Ne var?
    Son 10 yılda siyaset geleneğine yerleşen, “Temayül yoklaması” veya “Anket” gibi yöntemler öne çıktı.
   Ve bu yöntemler Genel Merkez yöneticilerinin veya Liderlerin baskısı ile siyaset kültürüne iyice yerleşti.
    Oysa, önseçim parti içi mücadelenin en adaletli olanıdır.
    Partinin üyeleri veya delegeleri, kimi Milletvekili veya Belediye Başkanı görmek istiyorlarsa fikrini bu yöntemle beyan edebilmektedir.
    Yerel seçimler yaklaşırken, hiçbir partiden “önseçim yapılacak” diye bir açıklama gelmiyor.
    Bir ara CHP’den bu yönde bir açıklama yapıldı ama nedense bu açıklama kısa sürede yok hükmünde sayıldı…
    Demek oluyor ki, önümüzdeki yerel seçimlerde partililer bir kez daha devre dışı bırakılacak
    Daha doğrusu siyasette yok sayılacaklar ve şehrimizi yönetecek isimleri bir kez daha Ankara, yani Genel Merkezler karar verecek…
    Kabul edilebilir gibi değil!..
    Üyeler veya delegeler niye var acaba?..
    Süs için mi?..
----------------------------
Temel'in mezarı!.
    Yolculuktan dönen Idris, kahvede oturanlara sordu:
   "Yahu pizum Temel nasil öldi?"
    "Kalpten cittu" dediler.
    "Vasiyetu filan var miydu?"
    "Var idu. 'Beni denize gömün' demis idu."
    "Cömdünüz mü?"
   "Cömdük amma, mezarinu kazarken çok kayip verduk."
Eşiniz içer mi?
    Kadın kuaförde makyajını yapan güzellik uzmanına dönüp sordu:
   "Yaptığınız makyaj bitince kocam benim güzel olduğumu düşünecek değıil mi?" diye sordu.
    "Sanırım..." dedi makyaj uzmanı, ardından ekledi:
    "Eşiniz hala sürekli içiyor değil mi?"