İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer ile birlikte Kıraç Cemevi’nde Alevi vatandaşların Muharrem matemi lokmasına ortak oldu.İSTANBUL (İGFA) - İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer Muharrem orucunun 6’ncı gününde Alevi vatandaşlarla bir araya geldi. Muharrem matemi lokması, dede Ferhat Bozkaya’nın okuduğu duayla dağıtıldı. Dua öncesinde, İmamoğlu kısa bir konuşma yaptı.
“BİRBİRİMİZE ÇOK ŞEYLER BORÇLUYUZ”
Sofrada bulunmaktan ve birlikte dua etmekten onur duyduğunu dile getiren İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, “Dünyanın en güzel, çok güzel bir vatanda, topraklarda yaşıyoruz. Elbette birbirimizi çok seviyoruz. Birbirimize çok şeyler borçluyuz. Bu ülkede kardeşçe bir arada yaşamanın hayalini, hep beraber güçlendirmeye, asla sıkıntıya uğramaması için büyük bir gayret içindeyiz. Tabii şunu söyleyeyim. Öyle bir topraklardayız ki en büyük kuralı birbirini hissetmekten geçer. Birbirinin acısını hissetmek, birbirinin yokluğunu, birbirinin ihtiyacını hissetmek; komşuluk hukukunda da var, hemşehrilik hukukunda da var, vatandaşlık hukukunda da var inancımızda da var. Dolayısıyla geçmişte yaşananmış derin acılar, büyük adaletsizlikler, toplum vicdanında yaşamaya devam edeceği için birbirimize sarılmayı, acılarımızı hissetmeyi ve paylaşmayı da bilmek zorundayız” diye konuştu.
“DEĞİL YÜZYILLAR BİN YILLAR GEÇSE ACISI DİNMEZ”
“Bu acıları geçmişte yaşanan bu sıkıntıları yok saymak, bastırmak sanki o sorunu çözmek anlamına gelir diye düşünenler olabilir” diyen
İmamoğlu şöyle devam etti:
“Asla böyle bir şey değil, doğru değil. Tam aksine birbirini anlamak, acılarını, acı günlerini anlamaktan ve kavramaktan geçer. Dolayısıyla acıları hatırlamak, yüzleşmek hepimizin sorumluluğudur. Bu anlamda üzerinden ders çıkartmak ve düşünmek, birbirine destek olmak, katkı sunmak hepimizin sorumluluğu… İşte bugün Kerbela acısı, aslında her birimizin büyük acısıdır. Hepimizin düşünmek zorunda ve bu topraklarda ve bütün dünyada bir daha yaşanmaması adına sorumluluk almak zorunda olduğumuz ortak acımızdır. Büyük yaramızdır. O bakımdan hepimiz biliyoruz ki üzerinden değil yüzyıllar bin yıllar geçse acısı dinmez. Böyle bir acıya kayıtsız kalmak hiçbir inanana, bu topraklarda yaşayan hiçbir insanımıza yakışmaz. Kerbela acısını, Muharrem matemini yaşarken aslında zalimin zulmüne karşı hep birlikte olmak ve birlikte düşünmek, bir olmayı, diri olmayı yaşatmak hepimizin şiarı olmalıdır. Zalime karşı mazlumun yanında olmak ve ihtiyacı olanların, zalimin zulmü altında inleyenlerin yanında olmak ve onlara destek olmak aynı zamanda cesur olmayı gerektirir. Bugünlerde cesaretle bu kararlılığı göstermek de bizlerin boynu borç. Güçlünün yanında değil, haklının yanında olmak hepimizin elbette ki ortak yoludur.
ALEVİ YURTTAŞLARIMIZIN HAKKI VE HUKUKU İÇİN BİR NEFER GİBİ MÜCADELE EDECEĞİM
Sevginin, saygının, hoşgörünün artmasının herkesin en büyük arzusu olduğunu kaydeden İmamoğlu, Cemevlerinin Alevilerin ibadethanesi olduğuna şu sözlerle vurgu yaptı:
“Yurdumuzda Alevi vatandaşlarımızın inanç dünyasına, Alevi vatandaşlarımızın inançlarını yerine getirebilmek, ibadetlerini yerine getirebilmeleri için ihtiyaç duyduğu her hususa bu topraklardaki bütün kuralların, bütün kaidelerin, yasaların ve kanunların da uygun olmasını sağlamak hepimizin boynunun borcudur. Bu yönüyle özellikle Alevi yurttaşlarımızın yaşadığı sorunlara karşı ülkemizdeki tüm yöneticileri daha fazla duyarlı olmaya davet ediyorum. Manevi coğrafyamızın yurttaşları olan Alevi yurttaşlarımız, kendilerini ayrıştırılmış, ötekileştirilmiş ya da yalnızlaştırılmış asla hissedemezler. Bunu hissettiren akıl, asla bu toprakların kabul edeceği bir akıl değildir. Bu manada bizler bu tür eğer hissedişler varsa Alevi vatandaşlarımızda bunları ortadan kaldırması, kaldırma mücadelesini vermek zorunda olan yöneticileriz. Bu yönüyle ben İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ndeki görevim esnasında ve öncesinde yapılması gereken hangi husus var ise o konuda adım atmaya ve bu süreci mutlaka ve mutlaka hak ettiği noktaya taşıma konusunda Alevi yurttaşlarımızın hakkı ve hukuku anlamında bir nefer gibi mücadele edeceğimi siz kıymetli canlarla, hemşehrilerimle paylaşmak isterim.”
“KENDİMİZİ BİRBİRİNDEN ÜSTÜN GÖRMEYEN KİŞİLERİZ”
Türkiye ve dünyanın her noktasında Alevi vatandaşların ihtiyaçları ya da karar alma noktasında en üstün gayreti göstereceklerini kaydeden İmamoğlu, “Bu manada her daim söylediğim bir şey vardır. Bunu söylemekten de elbette geri durmayacağız. Cemevleri Alevi vatandaşlarımızın ibadethaneleridir, nokta. Bunun üzerine hiçbir yorum yapılmamalıdır, yapılamaz. Bu yönüyle Cemevlerinin ibadethane olduğuyla ilgili eksik kalan yerelde veya genelde tüm hususlarla ilgili en doğru, en sağlam, en güçlü adımları atacağımızdan da kimsenin kuşkusu olmasın. Bizler, dört kitabın manasını, ‘Sen sana ne sanırsan, başkasına da onu san’ diye özetleyen Yunus Emre’nin felsefesinden ayrılmayan insanlarız. Bu topraklarda hiçbirimizi kendimizi birbirinden üstün görmeyen kişileriz. Kendimizde bu hakkı, bu kibri bulamayız” şeklinde konuştu.
“YANINDA OLDUĞUMUZU VE OLACAĞIMIZI BURADAN BÜTÜN CANLARA TAAHHÜT EDERİM”
Alevi vatandaşların hak ve hukuk mücadelesine destek sözünü tekrarlayan İmamoğlu, “Ben sadece ve sadece Alevi yurttaşlarımızın bu şehre kattığı değer üzerinden Alevi vatandaşlarımızın bu şehrin insanları, hemşehrileri olması itibariyle, onların hakkı hukuku ne var ise onların yanında olduğumuzu ve olacağımızı buradan bütün canlara taahhüt ederim. Bizler bu yönüyle sizlerin yanındayız. Kimsenin, bırakın ayrımcılığı tam anlamıyla eşit olması için mücadele eden yöneticileriz. Sadece Alevi vatandaşlarımıza değil hangi inançtan olursa olsun, bütün vatandaşlarımızın inançlarına saygıyı, o inançların ihtiyaçlarını karşılamayı kendimize kutsal bir görev olarak görürüz. İşte bizim çok güçlü, derin bir kardeşlik, bir aradalık kültürü vardır. Bunu sonuna kadar hep birlikte taşıyacağız” dedi.
“HOŞGÖRÜYÜ MİRAS BIRAKMAK İÇİN ÇALIŞMAYA DEVAM EDECEĞİZ”
İmamoğlu sözlerini şöyle tamamladı:
“Biliyoruz ki yeterince acı çektik. Yeterince bedel ödedik. Bizden sonraki kuşaklara, kavgayı değil, ayrışmayı değil, sevgiyi, hoşgörüyü miras bırakmak için de var gücümüzle el ele, kol kola çalışmaya devam edeceğiz. Bunu başaracağımıza yürekten eminim. Bu yolda, bu değerli ibadethanelerimizde kutsal Alevi vatandaşlarımızın Cemevlerinde verdiği mücadeleyi ve verdikleri ilgili hizmetlerden ötürü emeği geçen bütün kurum, kuruluşlara, burada sürecin idaresine katkı sunan Cem Vakfı'na, Erenler Cemevi şubesine, bunların yöneticilerine, başkanlarına, dedelerimize ve siz kıymetli canlarımıza da ayrıca teşekkür ediyorum. Bir olmayı, iri olmayı ve diri olmayı başaracağımıza yürekten inanıyorum. Bu tutulan oruçların kabul olmasını diliyorum. Allah birliğimizi, beraberliğimizi bozmasın.”