Sakarya Üniversitesi Eğitim Fakültesi Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Barış Horzum, ailelerin internette bilinçsizce paylaştığı fotoğrafların çocukların güvenlik ve mahremiyetini tehlikeye attığını belirtti.
Prof. Dr. Horzum, AA muhabirine, internette çocuk fotoğraflarının paylaşılmasının tehlikelerini ve "Deepfake" teknolojisini anlattı.
"Derin sahtecilik" olarak da bilinen Deepfake'i, farklı ses ve görüntülerin bir araya getirilerek manipülatif içerik üretmek için kullanılması şeklinde tanımlayan Horzum, "Aslında insan yararına kullanılabilecek bir teknolojiden bahsediyoruz fakat bu teknoloji günümüzde insanların güvenlik ve etik değerlerini tehlikeye atacak şekilde kullanılıyor." dedi.
Horzum, Deepfake içeriklerin sanal ortamda yer alan herhangi bir kişiye ait görseller ve paylaşılan kişisel bilgilerden oluşturulduğunu, kötü amaçlı kişilerin en zayıf hedef olarak gördükleri çocuklara ait sosyal medya hesapları ve ebeveynlerin paylaştığı aile fotoğrafları üzerinden kişisel bilgilere ulaştığını söyledi.
Aileler çocuklarının fotoğraflarını paylaşarak onları tehlikeye atıyor
Alman Deutsche Telekom firmasının 3 Temmuz'da yayınladığı ve ailelere çocuklarının fotoğraflarını bilinçsizce paylaşmaması mesajının verildiği kamu spotuna atıfta bulunan Horzum, "Ebeveynler tarafından umuma açık yapılan fotoğraf paylaşımları, çocukların internet ortamında yıllar boyunca silinmeyecek dijital ayak izlerini oluşturuyor. Bu da çocukların geleceğini, mahremiyetini ve kişisel verilerinin gizliliğini tehlikeye atıyor." ifadesini kullandı.
Meta Üst Yöneticisi Mark Zuckerberg'in, sosyal medya hesaplarında çocuklarının yüzünü kapatarak paylaştığını anımsatan Horzum, şu değerlendirmede bulundu:
"Zuckerberg'in şirketi ana akım dijital medya platformlarından. Onun böyle bir şey yapması dikkat çekici. Çocuklarının yüzünü kapatması kişisel bir tercih ya da güvenlik endişesi de olabilir. Almanya'daki kamu spotunun ya da Zuckerberg'in paylaşımı direkt olarak mahremiyet ihlalini kabul ettikleri anlamına gelmez fakat burada neden kaçındıklarına dikkat etmek gerekir. Sosyal medya tehlikelere açık bir ortam ve bilinçli olarak paylaşım yapmak önemli. Bu yönüyle hem Almanya'daki kamu spotunu hem de Zuckerberg'in paylaşımını sosyal medyadaki tehlikelerle ilgili uyarı olarak görmeliyiz."
Horzum, sosyal medya platformlarında çocukların fotoğraflarının ikinci kullanıcılar tarafından paylaşıldığında da üçüncü kullanıcılar ve veri toplayıcıların algoritmalarına takıldığına dikkati çekerek, şöyle devam etti:
"Bu datalardan yola çıkarak çocuğun öğrenci olup olmadığından okuluna, sınıfına, öğretmeninden karne notlarına, sıra arkadaşından telefon numarasına kadar her bilgiye ulaşmak mümkün. Aileliler, çocukların fotoğraflarını paylaşarak onları tehlikeye atıyor. Dijital ortamdaki karanlık ağlar ve suç şebekeleri çocukların fotoğraflarını dolandırıcılık, çocuk pornografisi, çocuk istismarı materyali elde etmek amacıyla kullanıyor."
"Masum paylaşımları, karanlık ağlar ve suç şebekeleri istismar amacıyla toplayıp işliyor"
Her yıl milyonlarca çocuk fotoğrafı datasının aileler veya çocuklar tarafından dijital ortama aktarıldığını dile getiren Horzum, bunları yalnızca ailelerin iyi niyetli yakın çevrelerinin görmediğini, görenlerin arasında karanlık ağlar ve pedofili kişilerin de bulunduğunu kaydetti.
Horzum, internetteki suç şebekelerinin, kimlik avı, oltalama gibi yöntemlerin yanı sıra çocuklar için içerik üretiyormuş gibi görünen bazı sosyal medya hesapları üzerinden çocuklarla iletişime geçtiğine değinerek, şu ifadeleri kullandı:
"Kötü niyetli kişiler sahte hesaplar oluşturarak, çocuklar ve ailelere ait hesaplarla dolandırıcılık yapıyor. Paylaştığınız fotoğraflar direkt olarak bu amaca hizmet etmese de başka çocukları kandırıp, o çocukların uygunsuz fotoğraflarının alınmasına ve farklı çocukların istismar edilmesine yol açıyor. Beden eğitimi dersinde çekilen masum bir fotoğraf, internette farklı amaçlarla kullanılabiliyor."
Deepfake teknolojisinin çocuklar arasında popüler oyun platformlarında da kullanıldığına işaret eden Horzum, "Ailelerin her oyunu aynı zannedip önemsememesi tehlikeli bir tutum. Aralarında cinsel içerikli oyunlardan, çocuğun yaşına uygun olmayan oyunlara kadar binlerce içeriğin yer aldığı bu platformların mutlaka aileler tarafından düzenli olarak denetlenip, çocuklarının hangi oyunu kimlerle oynadıklarının takip edilmesi gerekiyor." şeklinde konuştu.
Çocuklar üzerinde ağır psikolojik travmalara yol açıyor
Horzum, gelişme çağındaki çocuğun karşısına siber zorbalık, şantaj, istismar veya dolandırıcılık olarak da çıkabilecek bu durumun, kişisel ve bilişsel gelişimde büyük yıkımlara yol açabileceğine vurgu yaparak, "Mağdur çocuklarda gece altını ıslatma, şiddetli kabus görme, erken yaşta gelen bunalımlar, kaygı, özsaygı bozukluğu, geri çekilme, travmatik stres bozuklukları gibi psikolojik etkiler görüyoruz. İleri boyutlarda ise intihar vakalarıyla karşılaşıyoruz." diye konuştu.
Ailelerin sanal ortamda karşılaşılabilecek tehditlere karşı çocuklarının internetteki etkinliklerini takip etmesi ve doğru internet kullanımı için profesyonellerden destek alınması gerektiğini anlatan Horzum, sözlerini şöyle tamamladı:
"Çocukların dijital ortamdaki hesaplarının mutlaka ebeveynleri tarafından kontrol edilmesi gerekiyor. Çocukların, kendi fotoğraflarını paylaşırken aile denetiminde olması, fotoğrafların kimlerin eline geçebileceğinin ve nasıl kullanılacağının çok iyi biliniyor olması gerekiyor. Aynı zamanda internet güvenliği konusunda aileler, öğretmenlerden veya profesyonellerden eğitim almalı ve bu bilgileri çocuklara uygun şekilde aktarmalı. Her fotoğrafın, her lokasyonun, her bilginin sosyal medyada paylaşılmaması, bunun da aileler tarafından anlatılması gerekiyor. İnternet kullanımında bilinçlenme ve bilinçlendirme çok önemli."