Ankara’nın Kahramankazan ilçesinde özel eğitim uygulama okulunda down sendromlu bir öğrenciye şiddet uyguladığı iddiasıyla hakkında ‘basit yaralama’ suçundan dava açılan öğretmenin yargılanmasına başlandı. Duruşmada sanığın meşru müdafaa talebi hakim tarafından reddedildi.
Kahramankazan 2. Asliye Ceza Mahkemesindeki duruşmaya tutuklu sanık Mücahit Mert Hepgümüş, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla bağlanırken, taraf avukatları ve müşteki tarafı ise mahkeme salonunda hazır bulundu. Mağdur öğrencinin 18 yaşından küçük olması ve salonda yer bulunmaması sebebiyle izleyiciler ve basın mensupları, mahkeme başkanı tarafından duruşma salonuna alınmadı. Sanığın meşru müdafaa talebini reddeden mahkeme heyeti, sanığın tutukluluk halinin devamına hükmederek, duruşmayı 19 Temmuz’a erteledi.
"İnşallah bundan sonraki Beratlar bunları yaşamaz"
Duruşma sonrası konuşan anne Seray Cengiz, tamamen adalete teslim olduklarını ifade ederek, “İnşallah cezası da Berat’a yaptıklarından daha ağır olur. Şu anda ne diyeceğimi tam olarak bilmiyorum. Tahliye talebi reddedildi, tutuklu yargısına devam edilecek. İnşallah bu sürecin sonunda da haklı olan adalet yerini bulsun” dedi.
Duygusal anlar yaşayan Cengiz, oğlu Berat’ın yaşadığı şiddet olayının Türkiye’deki diğer özel eğitimli çocukların başına gelmemesi temennisinde bulunduğunu söyledi.
“Sanık meşru müdafaayı talep etti, hakimlerimiz buna inanmadı”
Avukat Çiğdem Tan, çıkan karardan dolayı mutlu olduklarını ve sanığın duruşma esnasında meşru müdafaa savunması yaptığını dile getirerek, “Down sendromlu ve otistik tanımlı çocuğumuzun çok saldırgan bir çocuk olduğundan le tam tersi onun şiddetine maruz kaldığı ve kendisini savunmak zorunda kaldığı şeklinde meşru müdafaayı talep ettiler. Onun hükümlerinin uygulanmasını talep ettiler. Hakimlerimiz buna inanmadı” diye konuştu.
“Bu manipüle sonucunda da mahkeme ve savcı inanmadılar”
Avukat Mustafa Erkan Tan da Berat’ın özel durumundan kaynaklı yaptığı hareketlerin ne sonuç doğuracağını bilmediğine vurgu yaparak, şu ifadeleri kullandı:
“Sonuçlarını bilmeyen bir çocuğun da hareketlerinin kontrol edilip edilmemesinin meşru müdafaayla Türk Ceza Kanunu’nun 25. maddesine sınırlandırılarak o maddeye sığınılması bence savunmanın kendisini manipüle etmesine bağlı. Bu manipüle sonucunda da mahkeme ve savcı inanmadılar. Tutukluğunun devamına karar verdiler.”