Her anne adayının düşük riskli gebe olduğunu belirten uzmanlar, hiçbir sorun yaşanmasa bile doğuma kadar hekim kontrolünde kalınmasının önemine dikkat çekiyor.

Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre her gün, yaklaşık 830 kadın gebelik ve doğumla ilgili önlenebilir nedenlerden dolayı hayatını kaybediyor. Annenin veya bebeğin sağlığı için her türlü beklenmedik, öngörülmeyen tıbbi ve obstetrik durumun, yüksek riskli gebelik olarak kabul edildiğini belirten Medicana Sağlık Grubu Kadın Hastalıkları ve Doğum / Perinatoloji Uzmanı Prof. Dr. Sibel Özler, "Riskli gebelik" olarak adlandırılan bu süreçte muhtemel komplikasyonları önlemek için doğuma kadar hekim kontrolünde kalınmasının önemini vurguladı. Gebe bir kadının gebelik, doğum ve doğum sırasında risk altında olduğunu belirten Prof. Dr. Özler, yüksek riskli gebelik oluşturan durumların çeşitlilik gösterdiğini söyledi.

Yüksek riskli gebelik kategorisine giren hastalıklar

Dünya çapında 20 milyon kadın yüksek riskli gebelik yaşıyor. Yüksek riskli gebeliği olan kadınlar için; anne ve bebek ölümlerini azaltmak, yeterli doğum öncesi bakımı sağlamak, erken tanı, tedavi ile doğum ayrıca doğum ve doğum sonrası uzman bakımını sağlamak amaçlanıyor. Gebelik sırasında annede oluşan spesifik hastalıkların kısa ve uzun dönemde anne ve bebek açısından ciddi komplikasyonlar oluşturmasına zemin hazırladığını belirten Medicana Konya Hastanesi Perinatoloji Uzmanı Prof. Dr. Sibel Özler, “Hipertansif bozukluklar, diyabet, böbrek hastalığı, otoimmün hastalıklar, tiroit hastalığı, infertilite, obezite, ergen yaşta gebelik veya 35 yaşından sonra ilk gebeliğin yaşanması, alkol, uyuşturucu kullanımı, çoğul gebelik, gestasyonel diyabet, preeklampsi ve eklampsi gibi daha birçok anneye ait durum yüksek riskli gebelik kategorisine girmektedir’’ dedi.

Riskli gebeliklerin hamileliğin ilk aylarında tespit edilebildiğini açıklayan Prof. Dr. Sibel Özler, “Gebelikteki hipertansif bozukluklar ve kardiyovasküler hastalıklar gebeliğe bağlı anne ölümlerin önde gelen nedenlerindendir. Gebelik öncesi hipertansiyonu olan kadınların yüzde 10’unun gebeliğinde preeklampsi gelişmektedir. Bu hastaların yüzde 1-2’si hayatlarının bir döneminde hipertansif krizine maruz kalır’’ diye konuştu.

Preeklampsinin, gebeliğin 20. gestasyonel haftasından sonra ortaya çıkan yeni başlayan hipertansiyon ve organ hasarı ile karakterize olan bir hastalık olduğu bilgisini veren Prof. Dr. Sibel Özler, “Preeklampsi genellikle erken doğum, artan fetal büyüme kısıtlaması ve solunum sıkıntısı sendromu, bronkopulmoner displazi, prematüre retinopatisi, nekrotizan enterokolit, nörogelişimsel gecikme ve fetal veya neonatal ölüm gibi olumsuz fetal sonuçlarla da ilişkilidir. Gelecekte annede kardiyovasküler, metabolik, serebrovasküler hastalıklar ve bu hastalıklardan dolayı erken ölüm riskinin artması görülebilir’’ ifadelerini kullandı.

“Preeklampsinin sonuçları uzun sürelidir”

Gebelik döneminde görülen bir komplikasyon olan preeklampsi, genel olarak gebelikle birlikte ortaya çıkan tansiyon yüksekliği ile giden bir sorundur. Preeklampsinin sonuçlarının uzun süreli olduğunu vurgulayan Perinatoloji Uzmanı Prof. Dr. Sibel Özler, “Yapılan çalışmalarda, preeklampsi sonrası kadınlarda damar hastalığı riski artmaktadır. Gebelikte preeklampsi geçiren annelerde serebrovasküler hastalık, kalp hastalığı, dislipidemi riski, iskemik kalp hastalığı, kardiyovasküler hastalıklarda artış olduğu gözlemlenmiştir” diye konuştu.

Prof. Dr. Sibel Özler, uzun dönemde de preeklampsi geçiren annelerden doğan çocuklarda ise dikkat eksikliği/hiperaktivite bozukluğu ve diyabetik hastalıkların görüldüğünü vurguladı. Hem anne adayı hem de bebeğin bu süreci en iyi şekilde atlatması için gerekli önlemlerin alınması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Sibel Özler, şöyle devam etti:

“Her anne adayı düşük riskli gebedir. Hiçbir sorun yaşanmasa bile doğuma kadar hekim kontrolünde kalınmalıdır. Çünkü anne karnı kapalı bir kutu ve bu kapalı kutunun içi sürprizlerle dolu olabilir. Sağlıklı bir gebelik geçirmek için düzenli olarak kontrollere gidilmelidir. Düzenli kontrollerde gebelikteki olumsuz sonuçların oluşmasının engellenmesi için önlem alınmalıdır. Gebelikte ve doğum sonrası oluşan olumsuz gebelik durumlarının hem anne hem de bebek açısından kısa ve uzun dönemde oluşabilecek komplikasyonlar en aza indirilmeye çalışılmalıdır.”

Kaynak: iha