Kırım Tatarı bir aileden gelen Kübra Köken, yıllardır Eskişehir’de çibörek ustalığıyla damaklara hitap ederken, atalarının göçerken getirdiği yaklaşık 150 yıllık bakır kazanı hala saklıyor.

Eskişehir’de yaşayan Kırım Tatarı Kübra Köken, küçük yaşlardan beri evlerinde her zaman yapılan çiböreğin yapımını büyük bir tutkuyla sürdürürken, kültürüne düşkün olmasıyla ön plana çıkıyor. Köken, uzun yıllar Sakarya’daki iş yerinde çibörek yapan, daha sonra Eskişehir’e gelerek benzer işletmeyi burada açarak kardeşi ile birlikte çalışmaya başladı. Kübra Köken, Tatar ailelerin Mevlit okumalarından sonra çibörek yeme geleneğini dükkanında sürdürürken, bir taraftan da turistlere workshop düzenleyerek Tatar mutfağının bu geleneksel lezzetini tanıtıyor. Köken, çiböreğin tarihinin çok eskilere dayandığını belirterek “Eskilerimiz şöyle anlatır; Çibörek pişirilip, kağıtlara sarılıp askerlere yolluk olarak verilirmiş, içerisinde hava olduğu için kıyması asla bozulmazmış. Hamur hava almadığı için bir çeşit streç film görevi görüyor. Çiböreği patlatmadan pişirmek bu yüzden çok önemli, açılan patlayan olursa lezzetli olmaz. Bunun için özel materyalimiz var, ama eskiler bakır kazanlarında yaparlarmış. Bakır tencerelerin kenarlarıyla keserlermiş çibörekleri yapışsın ve kabarık olsun diye” dedi.

“Atalarımdan miras kalan ’Çöven’ hala mutfağımdadır”

Köken, Tatarların nesiller boyu adetlerini aktarmaya çalıştığını anlatarak, “Bölgede Kırım Tatar nüfusunun çok olması Eskişehir’le çiböreği özdeşleştirmiştir. Bizim büyük atalarımız 1881 yılında gelmeye başlamışlar. Bu insanlar o gün geldiklerinde bir kazan getirmişler, çibörek onda yapılırmış. Bu dökümlü kazana ’Çöven’ deriz. Atalarımdan miras kalan çöven hala mutfağımdadır. Tatar halkı hala Kırım’daki adetlerimizi nesiller boyu aktarmaya çalışır. Kırımdan göçerken bile kimse bırakmamış, çöven bize miras olmuş. Ateşlerini de bu kazanlarla taşıyıp oba kurdukları yerlerde harlıyorlarmış. Kırım’dan yaktıkları ateşi bu şekilde taşıyan insanlar var bizim tarihimizde. Bizim kültürümüzde düğünlerde bir hatim olur ve sonrasında insanlara çibörek ikram edilir. Cenazelerin yıl dönümlerinde mevlüt okutulduktan sonra, bebek Mevlitlerinden de sonra çibörek ikram edilir. Biz Tatarlar ne zaman toplansak çibörek yeriz. Çi, lezzetin zirvesi demektir. Köylerde misafir geldiğinde herkes dolabındaki eti keser, bıçaklarla kıyardı. Ununu herkes kendisi değirmende yaptığı için evde hep bulunurdu ve hemen misafir yemeği olarak çibörek yapılırdı. Çibörek, bizler için hem ekmek, hem yemektir ve sıcak servis edilir” diye konuştu.

Kaynak: iha