Komşumuz Kocaelispor’u Sakarya’dan (3-1) sonra İzmit’te (0-2) yendik, bileğimizin hakkıyla üçüncüyüz, finalde rakibimizi bekliyoruz.

İzmit’te Sakaryaspor taraftarına kapılar kapalıydı ancak spor basınına açıktı, tam kadro İzmit’teydik.

54 plakalı aracımızla gittiğimiz İzmit’te Kocaelispor taraftarlarının arasından süzüle süzüle stada ulaştık ve protokol tribünü otoparkına aracımızı parkettik, TSYD’den arkadaşlar bizi kapıda karşıladı.

“İyi karşılandık, iyi ağırladık”

Kapıya gelene kadar aracımıza bireysel saldırılar oldu ancak bu kadar olurdu, dert etmedik, tribün psikolojisi bu.

Stada doğru giden 54 plakalı bir araç görülmüştü ve dozu aşmayan tepkiler normaldi.

İzmit’e gitmeden önce “Kocaelispor’u yenersek şampiyon oluruz” demiştim, aynı görüşteyim.

İnşallah finali de Kocaelispor’la oynarız.

Tam dişimize göre!.

Boluspor’da olur. Çorumspor’da.

Bodrumspor’a sıcak bakmadığım için pas geçtim.

Sakaryaspor’un Kocaeli’de fabrika ayarlarına dönmesi güzeldi, ilk yarı da sergilediğimiz lig maratonundan esintiler izledik.

“Körfez’i seviyorum” başlıklı yazımdan bir bölüm bu, güzel deplasmandı, güzel maç, skor güzel, Sakarya mutlu.

Kocaelispor tam konsantre olduğu maçta kalemize ilk geldiğinde dakikalar 28’i gösteriyordu, Amaral’ın kambura yatmasıyla Cihan yerde kaldı, gol olsa fau.

Kocaelispor ilk korneri 45’te kullandı.

Devre arasında milletvekilimiz Ertuğrul Kocacık’la laflıyoruz; “Üç olurdu” dedi.

“Yine olacak” dedim, ikinci yarıya döndük.

Devre arasında çay sohbetinde gördük ki Kocaeli’li meslektaşlarımızın da gardı düşmüştü.

“Böyle takım mı olur, bu nasıl hoca” şeklinde söyleniyorlardı.

Sakaryaspor’un hakkını da teslim ettiler, güzel takım.

“Temiz oynuyorlar, kazanacaklar” şeklinde söylenmeleri bileğimizi öpeceklerine işaretti, öyle de oldu.

Hocalarına öfkeliydiler.

Başkanlarına öfkeliydiler.

Zaten biliyorsunuz, maç bitti, Mustafa Gürsel gitti, Ertuğrul Sağlam geldi.

Kocaelispor’da bizim gibi modaya uymuş, dere geçilirken at değiştirilmişti.

Bununla ilgili şöyle bir söz vardı, sanki; “Dere güzelse atı değiştiririm kardeş”

Yoksa at güzelse mi dere değişiyordu.

Neyse.

İkinci yarı Sakaryaspor aldı sazı eline, 52’de Dimitrov çaldı, Del Valle yazdı, öne geçtik.

Biz öne geçince zaten ayakta durmakta zorlanan Kocaelispor takım halinde çuvallamaya başladı, 88’de Dino maçı kopardı, zafer bizim.

Maç bitti, İzmit’te basın toplantısına indik, yüzler gülüyor.

O ara Kocaeli’li bir meslektaşım “Çorum kaç km?” diye sordu.

“500” dedim.

“Size mi bize mi?” dedi.

“Aşağı yukarı ikimize de aynı” dedim.

İnanın kafadan attım, hiçte bakmadım.

Hocaları 30 dakika kadar bekledik, ilk gelen Coşkun Demirbakan oldu.

Coşkun hoca söze tribünlerden sahaya yansıyan su bayramıyla başlayınca Kocaelil’i bir gazeteci arkadaş; “Hoca maça dönelim” dedi, döndü.

Aslında maça dönmekte de fayda var. Yoksa o onu yapmış, bu bunu yapmışla çıkamayız işin içinden.

Sakaryaspor ile Kocaelispor hazırlık maçı bile oynasa yarım kalma ihtimali var.

Kalmışlığı da var zaten, 90’lı yıllarda yarım kalan bir hazırlık maçı hatırlıyorum, yine hatırlıyorum hocamız Coşkun Demirbakan idi.

Coşkun hoca dedi ki; “Oyunculara söyledim, onlar çok konsantre olacak, ters tepecek. Çıkın antrenman maçı oynuyormuş gibi oynayın, kazanalım”

Zaten bütün sahayı bize bıraktılar, biz kullandık.

Kazandık, güle oynaya.

Kazandık, antrenman havasında.

Sonra bizim cepheden ilk soru benden Coşkun hocaya geldi.

“Hocam ilk raundu kazandınız, ikinci raund öncesi Burak Süleyman’la ilgili bir tasarrufunuz olacak mı? Affetmek gibi”

Coşkun hoca “Bu beni aşar, yönetim bilir” diyerek topu taca attı, toplantıyı bitirdi.

Dolayısıyla öğrendik ki 30 Mayıs’ta oynayacağımız final öncesi ufukta Burak Süleyman’a af gözükmüyor, Kocaelispor’u İzmit’te 2-0 yenen takımla finale çıkacağız, kaşığımıza kim düşerse.

Yani. Kabongo, Roshi iyileşirse hamle gücümüz kuvvetlenecek, 11 şekillendi.

Coşkun hoca konuşmasını bitirdikten sonra Mustafa Gürsel’i beklemedim ancak açıklamalarından dönüş yolunda haberimiz oldu.

“Bodrum’da virüs kaptık” demiş.

Kocaelispor Teknik Direktörü Mustafa Gürsel, karşılaşma sonrası yaptığı açıklamada "Başından sonuna kadar istediğimiz mücadeleyi sahaya yansıtamadık, istediğimiz pozisyonlara da giremedik. Akşam 12-13 oyuncumuz serum yedi. Üzerimize düşeni yapamadık. Sahada istediğimiz ölçüde fiziksel tepkiyi veremedik ama bu Bodrum’dan geldikten sonra oyuncuların kaptığı virüsten dolayı olabilir" demiş.

Kafam karıştı.

Olabilir mi?

Biraz kafa yorsak mı?

Biz hasta bir takımı mı yendik?

Yoksa Mustafa Gürsel hoca yenilgiye kılıf mı aradı?

Hakikaten komşu çok kötüydü.

Ancak ilk kez bu kadar kötü değiller, İzmit’te ilk kez bize yenilmediler.

Ümraniyespor’a yenildiler, Tuzlaspor’a yenildiler, Manisa FK’ya yenildiler.

İlk yarıda topladıkları puanların çok çok gerisinde kaldılar.

Gürcistan’dan takviyelere çok tepki var, şahit olduk.

Dolayısıyla öyle güzel bir Körfez masalı yaşadık ki Sakaryalılarla paylaşmak istedim, kare kare.

Editör: Cavit Dereli