Adnan Menderes Üniversitesi tarafından “Yörüğün oturacağı yer bayırla sırt, yiyeceği yoğurtla süt, ardında bırakacağı ise ebedi yurt” anlayışıyla 2 hafta önce gerçekleştirilen “Yörük Çalıştayı” raporu yayımlandı.

Dört oturum boyunca eş zamanlı olarak 18 farklı disiplini konu alan ve Konar-Göçer; Çoban, Kıl Çadır, Harar ve Bozlak adlı salonlarda sunumların yapıldığı Yörük Çalıştayı’nın yayımlanan sonuç raporu, Yörük kültürünün geleceği ve korunması konusunda öneriler sunuyor. Oğuzların Anadolu ve Balkanlarda yaylalardan ovalara, sıradağlardan nehir boylarına yürüyüşünü bin yıla uzanan bir zamandan beri temsil eden kitlenin arşiv, tarih, zirai üretim, musiki, besicilik, beslenme, sağlık, edebiyat, folklor, kütüphanecilik, sinema, medya, iletişim, çadır, el sanatları, vatan savunması, yerel yönetimler, Bacıyan-ı Rum, kemik erimesinin önlenmesi, zeybeklik, efelik, devecilik, dil unsurları, dini temeller konularını çalışma alanına alan Yörük Çalıştayı ile Türk Dünyasına, yerelden evrensele akademik ve fikri cephelerden ışık tutma çalışmalarının sürdürülmesinin hedeflendiği açıklandı.

Yayınlanan sonuç raporunda en ilgi çeken konulardan bazıları ise Yörüklerin Türk tarihi içerisindeki rolü ve öneminin anlaşılmasında arşiv belgelerinin önemli bir yer tutması gerektiği oldu. Bu arada raporda kültürel mirasımız olan Yörük dokumalarının ve desen sembollerinin anlamları üzerindeki çalışmaların geliştirilmesi gerektiği belirtildi. Yörük musikisinin öneminden de söz edilen raporda Yörük kültürünü yaşayan ve yaşatan kırsaldaki kişilere devlet desteği sağlanması gerektiği ifade edildi.

Yörük kültürünü yaşayanlarda kemik erimesi sorunu az görülüyor

Bu arada sonuç raporunda ilginç bir detaya daha yer verildi. Yayımlanan raporda Yörük kültürünü yaşayanların doğal gıdaların yanında süt ve süt ürünlerini yeterince tükettiği için kemik erimesi rahatsızlığına daha az yakalandığı bu nedenle Yörük kültürünün Anadolu’da devam etmesine de katkı sağlanması gerektiği kaydedildi.

Kaynak: iha