Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Başkanı Ali Bahar’ın (55), geçen yıl 19 Temmuz’da tekne kazasında ölümüyle ilgili Kemer Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianame Kemer Asliye Ceza Mahkemesi’nce kabul edildi. İddianamede, teknede bulunan ve biri çocukluk arkadaşı olan M.S.Ç. (60) ve Y.C.Ç. (45) hakkında ’Taksirle ölüme neden olma’ suçlamasıyla 2 yıldan 6’şar yıla kadar hapis talep edildi.

Antalya Organize Sanayi Bölgesi ve ATSO Başkanı Ali Bahar, 18 Temmuz 2024 akşamı, kendisine ait ’Alber’ adlı tekne ve beraberindeki 2 kişiyle denize açıldı. Geceyi denizde geçiren üçlü, sabah limana dönmek üzere hareket etti. Ali Bahar, marinaya yanaştıkları sırada teknede oturmak için kullanılan armut koltuk diye tabir edilen minderin denize düşmesi üzerine suya atladı. Tekneyi kullanan arkadaşı M.S.Ç. durumu fark etmeden manevra yapınca Ali Bahar, motor pervanelerinin arasında kaldı. Bahar’ın ağır yaralandığının fark edilmesinin ardından 112 Acil Çağrı Merkezi’nden yardım istendi.

Bölgeye yönlendirilen Sahil Güvenlik botu, Ali Bahar’ı sudan çıkartarak, hızla kıyıya getirdi ve ardından ambulansla Kemer’deki özel bir hastaneye götürüldü. Ağır yaralanan Ali Bahar’ın kalbinin durduğu ve yoğun kan kaybettiği belirlendi. Bahar, yapılan tüm müdahaleye rağmen kurtarılamadı. Ali Bahar’ın cenazesi, ATSO’da düzenlenen törenin ardından Uncalı Mezarlığı’nda toprağa verildi.

"Kanlar içinde suda gördüm"

Kemer Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianame, Kemer Asliye Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. İddianamede, müşteki ve şüphelilerin hem kollukta, hem de savcılıkta verdiği ifadelere yer verildi.

Şüpheli sıfatıyla yargılanacak olan Ali Bahar’ın arkadaşı M.S.Ç, olay gününü şu sözlerle anlattı: “Tekneyi Ali Bahar kullandı. O gün hava biraz rüzgarlı olduğu için bir kaç koya baktık ve en son Phaselis koyuna gitmeye karar verdik. Phaselis koyuna demirledik. Birlikte bir şeyler yedik, alkol aldık, denize girdik. Birlikte teknede kalmaya karar verdik. Phaselis’ten 09:30 sıralarında demir aldık ve Kemer’e doğru yol aldık. Tekneyi yine Ali kullandı. Daha doğrusu Ali Bey tekneyi oto pilota aldı ve onun kontrolünde Ayışığı koyuna kadar geldik. Koyda tekrar denize girmek istediğini ve vaktimiz olduğunu söyledi. Bunun üzerine C. ve Ali Ayışığında da denize girdi. Ben motoru kapattım ve demir atmadan tekne içerisinde bekledim. 15-20 dakika kadar yüzdükten sonra kendilerine yine gitmemiz gerektiğini söyledim. 10:30 civarında tekrar hareket geçtik. Bu arada Ali çok fazla denize giren biri değildi. O gün çok fazla denize girdiği dikkatimi çekmişti. Harekete geçtiğinizde teknede daha önce olduğum için tekne benim kontrolümdeydi. Yörük çadırını geçerek marinaya doğru yaklaştım. Yolcu tekneleri çıkış yaptığı için ben kıyıya 4-5 metre mesafeye kadar yaklaştım. Tekneyi boşa alarak Ali’yi tekneyi marinaya giriş yapmak üzere davet ettim. Bu esnada Ali bana teknede bulunan armut minderlerden birinin denize düştüğünü ve almak istediğini söyledi. Denize baktığımda minderin kıyıya göre daha açıkta yörük çadırı hizasında olduğunu gördüm. Kendisini dümene geçmesini ve minderi alabileceğimi söyledim. Fakat bana kendisinin alacağını söyledi. Bu esnada teknenin burnu liman ağzına doğru iken sancak tarafına doğru manevra yaparak mindere doğru hareket ettim. Mindere iyice yaklaştık. 2-3 metre yaklaştığımız esnada rüzgardan dolayı minderin uzaklaştığını gördük. Ben dümende iken Ali teknenin arka oturma yeri sağ kısmında bulunan küçük kapının önündeydi. Ben içeride olduğum için cam filmi sebebiyle tam olarak ayağını göremedim yani kapının içinde mi dışında mı olduğunu göremedim. Fakat eşiğinde olduğunu tahmin ediyorum çünkü sağ eliyle sancak tarafındaki krom direği sağ eliyle tutuyordu ve yüzü içeriye dönüktü. Eşiğin bir altında yani platformda olsaydı boyu biraz daha düşük kalacaktı. Bu nedenle eşikte olduğunu tahmin ediyorum. Böyle dururken benden tornistan yapmamı istedi. Sol elim dümende sağ elim gaz kolunda iken bir yandan arkaya bakıyordum. Tornistan yap dedikten sonra komut tekrarı yapmak için tornistan dedim ve rölenti tornistan hareket ettim. 3-4 saniye sonra geriye baktığımda Ali’nin olmadığını gördüm. Bu esnada Y.C.Ç arka koltukta oturuyordu. Ali’yi göremeyince hemen motoru durdurdum. Her iki makineyi durdurdum ve hemen arkaya doğru koştum. O sırada Y.C.Ç teknenin ortasında panik halde "Ali orda Ali orda" diye bağırıyordu. Eliyle gösterdiği yere baktım. Bakınca Ali’yi kanlar içerisinde su içerisinde yüzerken gördüm.

"Üçümüz de birbirimize olay anında fiziksel olarak yakın değildik"

Teknede bulunan Y.C.Ç. ise "Olay günü herhangi bir tartışmamız olmadı. Olay anında hiçbir temasım olmadı. Ne o bana temas etti ne de ben onu ittim. Üçümüz de birbirimize olay anında fiziksel olarak yakın değildik. Teknede hiçbir şekilde ve hiç kimse arasında yakınlık olmadı. Bizim aramızdaki yakınlığın olay anı ve sonucu ile de bir bağı yoktur. Olay anında sevgi amaçlı veya şakalaşma amaçlı dahi olsa herhangi bir temasım olmadı" dedi.

Bahar’ın eşi: "Davacı ve şikayetçiyim"

Müşteki Şebnem Bahar’ın Cumhuriyet Başsavcılığında alınan beyanında, "Ali Bahar benim 1992 yılında resmi nikah ile evlendiğim eşim olur. Kendisi uzun yıllardır denizci lisansına sahiptir. Sık sık denize açılır. Tecrübeli bir denizcidir. Olayı öğrendiğim gün yaşadığım şok neticesinde tansiyonum yükseldi ve alel acele alınan Sahil Güvenlik personeline verdiğim ifade doğrultusunda şikayetçi olmadığım ifademde yazılsa da o anda tarafıma, çevremdeki insanların baskı kurması sebebiyle böyle bir ifade vermem gerektiği söylendi. Bu olay neticesinde çeşitli sağlık problemleri yaşadım. Olayın neticesinde hayati nitelikli bir ameliyat oldum. Olay anında bana verilen bilgilerin dosyadaki bilgilerden apayrı farklı olduğunu öğrendim. Tekne kaptanımız Fatih beyden aldığım bilgi doğrultusunda teknemiz karaya vites tornistanda kontak kapatılmış vaziyette sahil güvenliğe teslim edilmiştir. Tarafımın da uzun yıllardır denizcilik tecrübesi bulunması sebebiyle bu husus tekneyi o an kullanan M.S.Ç.’in kusurlu hareketi olduğu kanaatindeyim. Bu hususun da incelenmesini talep ediyorum. Olay günü teknede bulunan M. S. Ç. ve Y. C. Ç. isimli şahıslardan ve daha sonra tespit yapılacak diğer şahıs veya şahıslardan davacı ve şikayetçiyim” dedi.

İddianamede, M.S.Ç. ve Y.C.Ç. hakkında, ’Taksirle ölüme neden olma’ suçlamasıyla 2 yıldan 6’şar yıla kadar hapis talep edildi. Tutuksuz 2 sanığın yargılanmaya başlayacağı ilk duruşma, 21 Şubat’ta Kemer Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülecek.

Kaynak: iha