Almanya’da 45 yıl kaldıktan sonra yılın belli zamanlarını geçirmek için memleketi Yozgat’ın Şefaatli ilçesine bağlı Cankılı köyündeki baba ocağına gelen Ünal ailesi, evlerini antika eşyalar ile donattı. Günün stresini atmak ve rahatlamak isteyen aile, vakitlerinin büyük bir bölümünü tarihi eşyalarla dolu evlerinde geçiriyor.
İlkokul eğitimini Yozgat’ta orta ve lise eğitimini ise Kırıkkale’de tamamladıktan sonra lise eğitimi almak için gittiği Almanya’da, koruma ve güvenlik şirketi kuran Hayri Ünal, yaklaşık 40 yıldır üst düzey kişi ve firmaların koruma ve güvenlik işiyle uğraşıyor. Hem yaz tatillerini geçirmek hem de memleketlerine olan özlemi gidermek için Şefaatli ilçesinin Cankılı köyündeki baba ocağını tüttüren Ünal ailesi, evlerini 100’ü geçkin antika eşya ile donattı. Eşi Zahide Ünal ile eskiye duydukları özlem sebebiyle 5 yıl önce başlayan antika eşya biriktirme merakları sayesinde topladıkları eşyalarla evlerini donatan Hayri Ünal, eşyalarına gözleri gibi bakıyor. Zaman zaman iş nedeniyle yurt dışına çıkan Hayri ve Zahide Ünal, işin verdiği stresten uzaklaşmak ve rahatlamak için de zamanlarının büyük bir kısmını antika eşyalarla donattıkları evlerinde geçiriyorlar.
Ünal ailesinin adeta müze haline dönüştürdükleri evlerinde, antika paralar, eski resimler, televizyon ve radyolar, bakır yemek takımları ve süs eşyaları, el örgüleri, fincan ve yemek takımları ile köy hayatında günlük hayatta kullanılan birçok eşya bulunuyor.
“Eski eşyalar bana geçmişimi hatırlatıyor”
Almanya’da 45 yıldır koruma ve güvenlik işi ile uğraştığını söyleyen Hayri Ünal, yılın belli dönemlerinde Türkiye’ye baba ocağına gelerek zaman geçirdiklerini söyledi. Eşi ile antikaya eşyalara meraklarının olduğunu da belirten Ünal, “İlkokulu köyüm Cankılı’da okuduktan sonra ortaokul ve lise eğitimimi Kırıkkale’de tamamladım. Üniversite eğitimi için yurtdışına gittim, orada kendi işimizi kurduk. Yurt dışında ticaretimizi yapıyoruz, kendi şirketimiz var. Son 5 yıldır da köyüme hasret duydum, baba ocağına gelip bir şeyler yapmak istedim. Şu anda da köyde yaşıyoruz, yurtdışına gidip geliyoruz. Yurtdışındaki insanlarımızı köylerine gelmeleri için teşvik ediyoruz. Antikaya, eski eşyaya çok merakım vardı, eskiyi çok seviyorum. Eski eşyalar bana geçmişimi hatırlatıyor. Onun için de imkanlarımız dahilinde ne kadar antika, eski eşya bulursak alıyoruz. 5 yıldır antika eşya biriktiriyorum evimde, bize huzur veriyor, burada zaman geçiriyoruz. Köyde antika işlerle uğraşmak bizi mutlu ediyor.” dedi.
“Halen çeyizimdeki bakır kapları kullanıyorum”
1980 yılına dair çeyizinden kalma bakırlara gözü gibi bakan ve hala o kaplarda yemek pişirdiğini söyleyen Zahide Ünal ise, “Evlendikten sonra eşimle Almanya’ya gittik, 45 yıldır oradayız. Son 5-6 senedir de belli aralıklarla Türkiye’ye gelip gidiyoruz. Uzun yıllar antika merakımız vardı eşimle hatta 1980’li yıllarda evlendiğimdeki bakır kaplarım hala duruyor. Onları yemek yaparken kullanıyorum. Herkes nasıl sakladığımı merak ediyor, bakır kapları ve antika eşyaları çok seviyorum onlara özenle bakıyorum. Köyümüze gelen misafirlerimize bakır kapta yemek pişiriyorum. Yurt içinde yurt dışında çok memleket, ülke gördük ama Yozgat gibisi, ülkemiz gibisi yok. Ülkemizi çok seviyoruz.” şeklinde konuştu.