AK Parti İBB Başkan Adayı Murat Kurum, "Şubat ayında Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin 21 milyar dolarla rekor kırdığını gördük. Bu da bizi gerçekten ziyadesiyle mutlu etti. Ülkenin ihracatının artması, ülkenin istihdamının artması, şehir adına da önemli” dedi.
AK Parti İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Murat Kurum, Türkiye İhracatçılar Meclisi’ni ziyaret etti. Toplantıda Murat Kurum’a, Bahçelievler Belediye Başkanı Hakan Bahadır da eşlik etti.
"İhracatın, istihdamın artması şehir adına da önemli"
Türkiye’nin ihracatının yüzde 50’sinin İhracatçılar Meclisi çatısı altında yapıldığını söyleyerek konuşmasına başlayan Kurum, "Hem şehrimizin hem de ülkemizin istihdamına yapmış olduğunuz katkılardan dolayı teşekkür ediyorum. Çok kıymetli bir iş yapıyorsunuz. Ülkemiz bugün Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün hayal ettiği muasır medeniyetler seviyesine çıkacaksa bu çalışmalar sayesinde çıkacak. Ülkemiz bugün her alanda kendine yeten bir ülke olacaksa ihracatla olacak, üretimle olacak. Yine gençlerimiz, bu ülkede geleceğe güvenle bakacaksa eğer, bunun altyapısını yapacak olan buradaki dostlarımızdır. Şubat ayında Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin 21 milyar dolarla rekor kırdığını gördük. Bu da bizi gerçekten ziyadesiyle mutlu etti. Ülkenin ihracatının artması, ülkenin istihdamının artması, şehir adına da önemli" dedi.
"İstanbul gibi bir metropolde İstanbul’un sorunlarıyla ilgilenecek bir belediye anlayışı bekleniyor"
İstanbul’un ilçelerinde 70 gündür esnafla bir araya geldiğini söyleyen Kurum, “İstanbul’u dinliyoruz. İstanbul’un geriye dönüp baktığınız 5 yıllık süreçte üzüldüğünü, kırıldığını gördük ve vatandaşımızın beklentisiyle karşı karşıyayız. Yani artık İstanbul gibi bir metropolde İstanbul’un sorunlarıyla ilgilenecek bir belediye anlayışı bekleniyor. İlçe belediyeleriyle uyum içerisinde çalışacak, İstanbul’a bir vizyon ortaya koyabilecek, bir anlayış ve hizmeti vatandaşımız bekliyor ve bunu da her ortamda dile getiriyor.” diye konuştu.
"İstanbul benim şahsi meselem değil, ülkemizin meselesi"
İstanbul’un sorunlarını, beklentilerini, bakan ve milletvekili olduğu dönemden iyi bildiğini vurgulayan Kurum, konuşmasına şöyle devam etti:
“Ben de İstanbul milletvekili olarak hem yapmış olduğum görevlerde, İstanbul’un birçok alanında hizmet etme fırsatına eriştim. O dönemde buradaki birçok dostumuzla birlikte çalıştık. Bakanlık yaptığımız süre boyunca bir ayağımız İstanbul’da oldu. Ve İstanbul’un da sorunlarını, problemlerini bilen, bu manada hem sanayici tarafıyla hem vatandaşımız hem üretim tarafında birçok alanda şehrin sorunlarına hakim bir kardeşinizim. İstiyorum ki 31 Mart seçimlerinde de İstanbul’un geleceği adına çok önemli bir karar alalım. Yani bu mesele, benim şahsi meselem değil, ülkemizin meselesi. İstanbul’un meselesi.”
"Üretim yaptığımız binalar ne kadar sağlam, tartışılır"
İstanbul’da sadece meskenlerin değil, ticaret ve sanayi tesislerinin de deprem riski altında bulunduğunu hatırlatan Murat Kurum, "İstanbul’da yaşamak artık birçok insanı düşündürüyor. ‘Acaba burada yaşamasam mı’, ‘acaba buradan bir an önce başka bir alana gitsem mi’ gibi endişe içerisinde. Bir taraftan deprem riskiyle karşı karşıyayız. Şehir olası depremlere ne kadar hazır, şehrin üretimi ne kadar hazır, ticareti ne kadar hazır? Bugün baktığınızda 7,5 milyon bağımsız bölüm var. Bunların 6 milyonu konut ama bir buçuk milyonu da ticari ve sınai ünite. Bugün ülke ihracatının yüzde 50’sinin İstanbul’da yapıldığını ve Şubat ayında rekor kırdığımızı söylüyoruz ama bir taraftan da bu üretimi ne kadar sağlam yapılar içerisinde yapıyoruz, bu da tartışılır" dedi.
"Hem sanayimizi hem konutlarımızı hem altyapımızı dirençli hale getirmemiz lazım"
İstanbul’da beklenen depremin, Türkiye’nin milli güvenliğine, hatta bağımsızlığına yönelik bir tehdide dönüşebileceğine dikkati çeken Kurum, "Böylesi bir riske karşı da hep birlikte topyekün mücadele etmemiz lazım. O yüzden burada Murat Kurum değil mesele. Hep birlikte bu mücadeleyi yapıp hem sanayimizi hem konutumuzu hem şehrimizin altyapısını dirençli hale getirmemiz lazım. Sanayiyle ilgili de yapmamız lazım.” diye konuştu.
“Kredi sübvansiyonu, arazi desteği ”
Kurum, sanayi tesislerinin dönüşümüyle ilgili vizyonu şöyle aktardı:
“Bu masada oturacağız. Sanayici ‘ben fabrikamı yenilemek istiyorum’ diyecek. Buna ilişkin gideceğiz, Maliye Bakanımıza diyeceğiz ki, veya Cumhurbaşkanımıza; ‘Efendim, biz sanayi sektörümüzle bir araya geldik. Mevcut alanını yenilemek kaydıyla, riskli olduğunu tespit ettiğimiz binalarda işte kredide şöyle bir sübvansiyon yapalım veya arazide şöyle bir destek yapalım, yenilensin’. Bunu istemek bence çok güzel. Bunu yaptık mı bugüne kadar? Yapmadınız. Ben Çevre ve Şehircilik Bakanıyken bana böyle bir talep gelmedi. Çok net söylüyorum. 5 sene gelmedi. Milli Emlak’tan sorumluyken de bana böyle bir taleple gelinmedi. Yeni sanayi alanı ihtiyacıyla ilgili gelindi. Yeni bilmem neyle ilgili gelindi ama, ‘binamızı dönüştüreceğiz, dolayısıyla devletten de böyle bir destek bekliyorum’ ile gelinmedi. Şimdi bizim bunları bir masada işte oturup konuşup beraber çözmemiz lazım. Gerçekten artık şu süreçte buna engel olmazsak, bu gidişata engel olmazsak, ileride öyle bir neticeyle karşılaşmayız. Çok daha vahim sonuçlar bizi bekliyor olabilir.”
"İstanbul’un, İstanbul’u kendi geleceği için basamak olarak gören Başkan’a ihtiyacı yok"
Bakanlığı döneminde Anadolu’da yaptığı çalışmalardan bahseden Kurum, yerel yönetimin sanayiciyle el ele olmasının önemini, “Her ilde sanayi tesisi inşası olan bir kardeşinizim. 31 Mart’ta bu anlayışla geleceğiz. İstiyorum ki bu masa beraber kazansın, beraber konuşalım. Geçmişte böyle bir toplantı yapmış olduğunuzu zannetmiyorum. Yapsanız da netice aldığınızı zannetmiyorum. Yani burada İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olarak Mustafa Başkanım ve buradaki üreticilerle karar alalım. İstanbul’un sanayisine ilişkin, üretimine ilişkin bu kararları da hayata geçirelim istiyorum. Buna İstanbul’un ihtiyacı var, bu istişareye ihtiyacı var, mütevazı duruşa ihtiyacı var. İstanbul’un kibre ihtiyacı yok, İstanbul’un ilgisiz bir belediye başkanına ihtiyacı yok. Çok net söylüyorum bakın. İstanbul’u, İstanbul’un üretimini, sanayisini kendi şahsı için, kendi geleceği için basamak olarak görecek bir belediye başkanına da ihtiyacı yok” sözleriyle vurguladı.
"Biz kural koyacağız, taksici o kurala uyacak”
TİM’deki toplantıda ihracatçılar, İstanbul’un trafik, toplu ulaşım ve otopark sorunlarıyla ilgili beklentilerini dile getirdi. Organize sanayi bölgelerine metroyla ulaşım, sanayi bölgelerindeki başıboş sokak hayvanları sorunu öne çıkan konular oldu. Murat Kurum, taksi sorununa ayrı bir başlık açarak şöyle konuştu:
“İstanbul taksisi marka olmalı. İstanbul’da taksiye binen biri hem yapısal anlamda hem de şoförü anlamında ayrıcalığı görmeli. Önüne gelen taksicilik yapmamalı, yapmayacak. Taksiciler eğitim alacak. Ehliyeti olabilir ama İstanbul taksisini kullanabilmesi için belli bir eğitimden geçecek. Yeri gelecek yabancı dil bilecek. Burada biz bir denetim, puanlama, ödül-ceza sistemi getireceğiz. Taksiye bindiğinizde aldığınız hizmetin izlenip takip edileceği dijital bir yapıyla taksi sistemini yöneteceğiz. Tabii taksicilerin de kendi beklentileri var. Ama biz bir kural koyacağız, o bu kurala uyacak. İstanbul’da taksi marka olacak. Bunun olması için de biz gereken her şeyi yapacağız.”
Murat Kurum, mevcut İBB yönetiminin sadece taksi konusuna değil, başka birçok meseleye de ilgisiz kaldığını söyledi, eleştirilerini, “İstanbul’un turizm planlaması yok, kültür planlaması yok, turizm master planı yok. Bunları belediyenin yapması lazım, yok” diye ifade etti.
"Fuarcılık artık geride kaldı"
Murat Kurum, toplantıda bazı sanayicilerin “fuar merkezi” talebine ilişkin bir değerlendirme de yaptı. “Avrupa’daki fuar alanları boşalıyor” diyen Kurum, Çin örneğini vererek, “Fuar alanı ihtiyacı mı var yoksa dijital bir pazarlama ağına mı ihtiyaç var? Bence Çin bunu gördü. Bana sorarsanız Çin, dijital pazarlamayı dünyada eline geçirmeye çalışıyor. Fuarcılık belki de artık geride kaldı. Dijital fuarlar olacak.” diye devam etti.
"2 ayda İstanbul’un 964 mahallesine lokanta açarım"
Murat Kurum, CHP’li İBB Başkanı’nın ‘mega proje’ dediği ‘Kent Lokantaları’ ile ilgili de konuştu. “11 tane lokantayı açmayı hizmet gören bir anlayış var. İddia ediyorum, ben 2 ayda İstanbul’un 964 mahallesinde açarım. Lokanta nedir?” diyen Kurum, asıl önemli olanın, sürdürülebilir kalıcı destekler ve mesleki olduğunu anlatarak, “Sizin bir operatör ihtiyacınız var diyelim. Bugün bulamıyor kimse. 150 bin TL maaş. Operatör yetiştirmek çok mu zor? Değil. Bugün ‘150 bin TL maaş ile birine iş vereceğim’ desen herhalde buradan Beylikdüzü’ne kadar kuyruk olur. Bunu yapabilmek zor bir şey değil. Mesela gaz altı kaynağı elemanı eksik. Biz yetiştirelim” dedi.