AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hasan Basri Yalçın, "İsrail’in şımarıklığının Türkiye’nin de içinde bulunduğu Orta Doğu coğrafyasını ateşe atma ihtimalini değerlendiriyoruz. Türkiye olarak özgüvenliyiz, her türlü hazırlığımızı yapıyoruz" dedi.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hasan Basri Yalçın, AK Parti Genel Merkezi’nde basın kuruluşlarının Ankara temsilcileriyle bir araya geldi. AK Parti İnsan Hakları Başkanlığı görevinde 1. yılını geride bıraktığını ve bu zamana kadar önemli çalışmalar yaptıklarını belirten Yalçın, hazırladıkları "Hazırlık ve Katılım Süreci Açısından Yeni Anayasa" raporunda anayasanın içeriğine ilişkin bir değerlendirmenin olmadığını vurguladı. Demokratik bir olgunluk içinde anayasa hazırlık sürecinin nasıl gerçekleştirilmesi gerektiğine dair bir rapor oluşturduklarını bildiren Yalçın, "Türkiye’de sivil ve demokratik bir anayasayı yazma ve kabul etme olgunluğu gösterebilirsek, partimizin insan hakları başkanlığı olarak topluma söylemek istediğimiz siyasi pozisyonumuzu bu raporda ortaya koyduk” dedi.
Dijital dünyanın insan hakları ve siyasete etkisine ilişkin bir rapor hazırladıklarına dikkati çeken Yalçın, raporu en kısa sürede açıklayacaklarını söyledi. Yalçın, "Sosyal medya mecraları ve dijital dünyada yaşanan gelişmelerin Türkiye’deki insan hakları meselesini nasıl etkilediği ve bu meseleye dair nasıl bir pozisyon alınması, siyaset ve hukuki düzen üretilmesi gerektiğini ele alan bir raporumuz var” ifadelerini kullandı.
İsrail’in Filistin’deki soykırımı
Filistin’de yaşananların insanlığın son yıllarda gördüğü en büyük katliamlardan birine dönüştüğünü söyleyen Yalçın, "İnsan hakları konusunda mangalda kül bırakmayan Batılı iktidarlar, Gazze konusunda İsrail’e karşı bırakın herhangi bir tutum almayı, sonuna kadar onları destekleyen bir tavır içine girdiler. AK Parti olarak Cumhurbaşkanımızın liderliğinde Batılı devletlerin veya İslam dünyasının tutumu ne olursa olsun son derece ilkeli bir duruş sergiledik. İsrail meselesinin maalesef daha da büyüme ihtimali hepimizin malumu. İsrail’in şımarıklığının Türkiye’nin de içinde bulunduğu Orta Doğu coğrafyasını ateşe atma ihtimalini değerlendiriyoruz. Türkiye olarak özgüvenliyiz, her türlü hazırlığımızı yapıyoruz. İsrail’in oluşturduğu kaosun sonuçlarına savunma bakımından hazırlıklı olmak ayrı şey ama toplumsal bilinçlenmeyi artırma ve siyasetin dilinin ülkenin ulusal çıkarını önceleyen zemine gelmesini her fırsatta dile getirmek istiyoruz. Siyasetteki yumuşama, el sıkışma ve benzeri meseleleri hep bu çerçevede okumak gerektiği kanaatine sahibim” ifadelerini kullandı.
Kadın cinayetleri ve cinsel istismar olayları
Yalçın, son günlerde meydana gelen kadın cinayetleri ve cinsel istismar olaylarının da birim olarak öncelikli çalıştıkları konular olduğunu belirtti. Arka arkaya bazı olaylarla karşı karşıya kalındığını ve toplumun korktuğunu ifade eden Yalçın, "Bu olayların nasıl önleneceğiyle ilgili tartışma yapılıyor ama bu tartışmalar ne kadar sağlıklı yapılıyor? Mesela Türkiye’de suç oranlarının arttığı söyleniyor. Bu gerçekten öyle mi? Hırsızlık olaylarında yüzde 30 azalma var ama dolandırıcılıkta yüzde 11 artış var. Bunları bilmeden tekil olaylar üzerinden yapılacak değerlendirmeler bizi yanlış yerlere götürebilir. Dolandırıcılık kısmında dijital dünya, dünyanın ve teknolojinin gelişmesiyle yeni suç türleri ortaya çıkıyor. Türkiye’de seri katil hikayeleri çıkmaz. Türkiye’de asayiş olaylarında bilinen suç tipleri var. İnsanlar artık sanal dünyanın etkisiyle yeni bir öğrenme biçimi ediniyor. Başka dünyaların, başka suç türlerinin ithal edilme riskleri var. Bu sosyal gerçekliği algılamadan güncel olaylar üzerinden yapılan değerlendirmelerin eksik kalacağını düşünüyorum” şeklinde konuştu.
Bu olayları en aza indirmek için yapılması gereken çok şeyin olduğunu herkesin öngörebildiğini anlatan Yalçın, "Mahkemelerimizin bu tür konularda karar alma biçimleri toplumu doyurucu nitelikte mi, bunu gerçek bir zeminde konuşmamız gerekiyor" dedi.
Sosyal medya mecraları
Erişim engeli getirilen iletişim platformu Discord’a değinen Yalçın, şu değerlendirmelerde bulundu:
"İçerisinde bir gencin, çocuğun kişisel gelişimini bozabilecek, satanist örgütlenmelere üye olmasını sağlayabilecek, nasıl katliam yapabileceğine dair uygulamalı dersler alabileceği yayın mecraları var. Çocuklarımız bu mecralara sınırsızca erişebilmeli mi başta bunu konuşmalıyız. 18 yaşına kadar ehliyet vermediğimiz çocukları sosyal medya trafiğinin içine sınırsızca atabilmeli miyiz? Özgürlük alanları nerede başlıyor, nerede kapanıyor? Bu yayın mecralarının birçoğunun ülkemizde merkezi yok. Devlet bunu bir şekilde düzenleyebilir. Toplumsal olarak mutabakat üreterek gerçek dünyayı nasıl bir hukuk düzeni haline getirdiysek sanal dünyayı da hukuk düzeni haline getirme şansına sahibiz ama bu mesele tartışmaya açıldığında nedense tartışmaya açılamaz bir özgürlük alanı gibi konuşuluyor."