Ankara’da 15 Temmuz gecesi Cumhurbaşkanlığı Külliyesi önünde darbeci askerler tarafından şehit edilen 18 yaşındaki Rüstem Resul Perçin’in babası Necip Perçin, "Oğlum askere gideceğini ve teskere bırakacağını söylüyordu. ‘Ben orada şehit olacağım’ diyordu. Asker olmak ve üniforma giymek istiyordu” dedi.

Terör örgütü FETÖ’nün darbe girişimine engel olmak için amcası ve yeğenleriyle birlikte 15 Temmuz gecesi Ankara’daki Cumhurbaşkanlığı Külliyesi önüne giden 18 yaşındaki Rüstem Resul Perçin, Zırhlı Personel Taşıtı (ZPT) içerisinden açılan ateş sonucu ağır yaralandı. Yeğenini hastaneye götürmek isteyen amca Mustafa Perçin’e ise darbeci askerler tarafından izin verilmedi. Amca Perçin, bir süre sonra güçlükle alabildiği yeğenini Beştepe’deki Turgut Özal Hastanesine götürdü. FETÖ ile irtibatlı olan hastane yönetimi, doktor olmadığını bahane ederek ağır yaralı Perçin’i kabul etmedi ve başka hastaneye gidilmesini istedi. Gazi Hastanesine götürülen Rüstem Resul Perçin burada şehit oldu. O gece yaşananlarla ilgili konuşan baba Necip Perçin, oğlunun en büyük hayalinin asker olmak olduğunu söyledi.

“Vurulmadan önce sırtındaki Türk bayrağını göstermeye çalışmış”

Oğluna kasıtlı şekilde ateş açıldığını söyleyen baba Necip Perçin, “Oğlum o gün amcası, kardeşi ve iki yeğeni ile birlikte darbe girişimini protesto etmek için yola çıkmış. Yolda çok fazla trafik olduğu için araçlarından inmişler. O sırada açılan ateş sonucu da oğlum vurulmuş. Ben saldıranlara Türk askeri veya polisi demiyorum. Onlar üniforma giymiş teröristlerdir. Gerçek Türk askeri ve polisi, o üniformaya layık, Atatürk’ün kurduğu cumhuriyete, onun ilke ve inkılaplarına inanarak vatandaşını koruyandır. Oğlum orada şehit oldu. Vurulmadan önce sırtındaki Türk bayrağını göstermeye çalışmış. Kaburga boşluğundan bilerek ve isteyerek vurulmuş” dedi.

“Oğlumun cesedini gördüm, gözleri hafif aralıklıydı”

Oğlunun vurulduğu haberini sabaha karşı öğrendiğini dile getiren baba Perçin, “O gece rahatsızlandığım için uyuyordum. Sabaha karşı uyanmıştım. O ana kadar olanlardan haberim yoktu. Bana oğullarımdan Mahmut’un hafif yaralandığını, Rüstem’in ise ağır yaralı olduğunu söylediler. Ağıt sesleri vardı evde. Hastaneye gittiğimde hafif yaralanmış olan oğlumu gördüm. Üzerinde kanlar vardı ama durumu iyiydi, ayaktaydı. Ne olduğunu sorduğumda, ‘Bu ağabeyimin kanı’ dedi. Oradaki görevli bana, ‘Oğlun buraya geldiğinde ölmüştü’ dedi. Hastanenin morguna indik. Oradaki isimsiz cesetlerin olduğu kısma bakmak istedim. Bana o kısmın boş olduğunu söylediler. Orada oğlumun cesedini gördüm. Gözleri hafif aralıklıydı. Çenesinde bir yara vardı. O sırada bilincim gitmişti. Bir şeyler olmuş ama hatırlamıyorum, birileri bağırıyordu” diye konuştu.

“Benim çocuğum cenneti kazandı”

Ağır yaralı olan oğlunun götürüldüğü ilk hastaneye alınmadığını belirten baba Perçin, “Rüstem vurulduğunda amcası almak istemiş. Çocuğum yolun ortasında yatıyormuş. Amcasına, ‘Gelirsen seni de vururuz’ demişler. Kardeşim saldırganları bir şekilde ikna etmiş ve araçla hastaneye götürmüşler. O hastane FETÖ’ye aitmiş. Işıkları söndürmüşler, doktor olmadığını söylemişler. Kimseyi kabul etmeyip, başka hastaneye gitmelerini söylemişler. Erken müdahalenin ciddi sonuçlara yol açmayacağını herkes bilir. Oğlum yaşayabilirdi belki. Benim çocuğum cenneti kazandı. Buna eminim. Onlara da cehennem nasip olsun” ifadelerini kullandı.

“Asker olmak ve üniforma giymek istiyordu”

Vatanına bağlı evlatlar yetiştirdiğini söyleyen Perçin, “Benim ilk çocuğumdu. Hep en iyisi olmasını istedim. Olabildiği kadar imkan sunmak istedim. Çocuklarımızı da vatanına, milletine, dinine, imanına bağlı olarak yetiştirmeye çalıştık. Görevimi yapmaya çalışıp, çocuklarımı iyi bir şekilde helal lokmayla beslemeye çalıştım. Oğlum da askere gideceğini ve teskere bırakacağını söylüyordu. ‘Ben orada şehit olacağım’ diyordu. Asker olmak ve üniforma giymek istiyordu” dedi.

“Oğlum öldükten sonra rüyama gelmişti”

Şehit babası olmak hakkında da konuşan Perçin, “Oğlum için seviniyorum. O benim gidemeyeceğim bir yerde. Bunu hissediyorum. Şehitler, peygamberlere komşudur. Kendim içinse üzülüyorum. Onun olmayışıyla cezalandırılmış gibiyim. Oğlum öldükten sonra rüyama gelmişti. Öldükten sonra nereye gittiğini merak ediyordum, Allah’a dua ediyordum. Rüyamda onu görünce, ’Allah sana rahmetiyle mi muamele etti yoksa gazabıyla mı?’ diye sordum. O da bana ‘Rahmetiyle muamele etti, orası çok güzel. Ben gidiyorum’ dedi. Bir daha da rüyama girmedi. O rüya beni rahatlattı” diye konuştu.

Kaynak: iha